Filistin davasının direniş cephesi genişletilmeli ve tüm İslam ümmetine mal edilmelidir. Temel vizyon ve stratejimiz bu eksende olmalıdır. Dikkat edilirse, yıllardır Siyonistlerin stratejisi, direniş eksenini sınırlama ve küçültme çerçevesinde şekillenmektedir. Hatta on yıllardan beri bu strateji uygulanıp şu anki aşamaya getirilmiştir. Halka halka küçültülerek, direnişin yutulabilecek bir lokma haline getirilmesi arayışı vardır. İslam ümmetine ait olan bu dava, öncelikle sadece Arapların davası olduğu yönündeki bir tez üzerinden daha küçük bir cepheye sıkıştırıldı. Yıllarca böyle devam etti. Daha sonra Araplar bu konuda zihinsel olarak ve siyaseten parçalara bölündü. Bununla yetinmeyen Siyonistler ve Siyonist zihniyetli düşmanlarımız, Filistin davasının bir sorun olduğu ve bunun Filistinlilerin bir sorunu olduğu tezini işledi. Öyle ki Ortadoğu`daki ülkelerin politikası, işgal edilmiş bu zihin yapısı üzerinden şekillendirildi. Yani sürecin başından itibaren, önce zihinlerimiz işgal edildi, daha sonra bize dayattıkları stratejiyi kabul etmek durumunda bırakıldık. Şu anda bu meselenin Filistinliler ile Siyonistler arasında değil, İsrail ile Gazze arasında olduğu tezi işlenmekte ve bu dava daha dar kalıplara sıkıştırılmak istenmektedir. Hatta daha da ileriki merhalede, bu meselenin İsrail ve Hamas arasında bir problem olduğu tezine dönüştürülebilir. Yine bu meselenin evrilmek istendiği nokta, Gazze`de bulunan Filistinli Müslümanların Sina`ya sürülmek suretiyle, Filistin davasını tamamen ortadan kaldırmaktır. Bu aşamadan sonra bu meseleye tamamen nokta koyma anlamında, Batı Şeria`da sembolik bir devlet ile bu meseleyi tarihe gömmektir.

Düşmanımızın stratejisini iyi görmeliyiz ve düşmanımızın hamlelerini boşa çıkaracak stratejiler inşa etmeliyiz. Yıkım nereden başladıysa inşa sürecine de oradan başlamalıyız. İlk nerede düştüysek, orada ayağa kalkmalıyız. Bu davayı kendi inşa edeceğimiz stratejik çerçeve içinde büyütmeliyiz. Bu davanın mücadelesinin hangi zeminde büyütüleceğinin kararını biz vermeliyiz, bunun bedelini ödemeye hazır olmalıyız.

Öncelikle zihinleri Siyonist ve emperyalist işgalden kurtarmalıyız. Bu cepheyi tüm İslam ümmetine mal etmeliyiz. Filistin davasının potansiyel tarafı, tüm İslam ümmeti olmalıdır. Tüm tezlerimizi bu şekilde işlemeliyiz. Bununla birlikte özgür dünyanın bu meselede İslam ümmeti lehine bir tutum içerisinde olması için her sahada mücadele etmeliyiz.  Düşmanlarımızın bu güne kadar inşa etmiş olduğu meşum stratejiyi ve hamleleri boşa çıkarmalıyız. Artık Siyonistler bir adım attıkları zaman on defa düşünmek zorunda kalırlar. Bir hamle yaptıkları zaman, karşılarında sadece mazlum Gazze halkının değil, tüm İslam ümmetinin olduğunun hesabını yapmak zorunda kalırlar. Bu strateji ile beraber dengelerin nasıl değiştiğini hep beraber göreceğiz. Öyle ki, bu hamle Filistin meselesi ile sınırlı kalmayacak, İslam ümmetinin dünya siyasetinde şahlanışının da zemini olacaktır. Kudüs ve Filistin davasının stratejik zemini, İslam ümmetinin siyaset belgesine dönüşecektir.

Biz bunu başaramaz isek, Siyonistler on yıllara yaydıkları stratejilerine devam edecek ve direnişi ablukaya almış oldukları Gazze`ye hapsedeceklerdir. Yıllardır abluka altında olan Gazze`nin en zayıf düştüğü anda da büyük bir işgal harekâtı ile meseleyi bitirmeye çalışacaktır. Hatta zaman zaman yapılan demeçlerle dünya kamuoyu buna hazırlanmaktadır. Artık harekât olduğu zaman da bunu kanıksamış olan kamuoyunda da bir infial olmayacaktır.

İşgal çetesi israil basınında yer alan habere göre, Genelkurmay Başkanı Eizenkot, haftalık Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, özellikle elektrik, su ve gıda maddelerinde yaşanan kriz nedeniyle Gazze ile çatışmaya girilebileceğini söyledi.  Buna benzer açıklamalar mütemadiyen yapılmaktadır. İşgalci çetesi son hamleyi yapmadan, ambargo altında nefessiz bırakılan ve sessiz bir ölüme terk edilen kardeşlerimizin yanında olalım. Bu dava hepimizin şiarı ile Filistin davasını tüm İslam ümmetine mal edelim. Sadece söylem düzeyinde değil, stratejik bir eylem planı çerçevesinde, Filistin davasının tüm ümmete ait olduğunun somut zeminini oluşturalım. Öyle ki,  hukuken de Filistin`e yapılan bir saldırı, tüm İslam ümmetine yapılmış sayılsın.