Siyonist işgal ve vahşet devam ediyor; o halde, direniş de kesintisiz ve yükseltilerek sürdürülmelidir. Kudüs tasarısından sonra İslam âleminde yükselen duyarlılık, kesintisiz olarak devam etmelidir. Çünkü bu karar her ne kadar özgür dünyanın iradesinin tecellisi olarak okunsa da Siyonistler bildiklerini okumaya devam etmektedir. Gençler ve çocuklarımız tutuklanmakta, sokaklarda infaz edilmektedir. İşgal sorununda çözülen hiçbir düğüm yoktur. O halde Siyonist işgal bitinceye kadar Filistin davası omuzlanmalıdır. Hamaset ile değil, bedel ödeme iradesi ile bu kutlu davaya yaklaşılmalıdır. İslam ümmetinin ortaya koyduğu irade kıymetli olmakla beraber, mutlaka bunun, ete kemiğe bürünmüş bir yol haritasına dönüşmesi lazımdır. Biz sadece bir irade ortaya koyduk; ama daha yolun başındayız ve irademize saygı göstermeyen ve İslam ümmetinin onurunu aşağılayan bir düşman ile karşı karşıyayız. Son zamanlarda Siyonist terör şebekesinin azgınlaşması ve devlet marifeti ile terör eylemlerini yoğunlaştırması, tüm İslam ümmetine karşı bir meydan okumadır. Hatta tüm özgür dünyaya karşı bir meydan okumadır. Filistin toprağı olan Batı Şeria'daki yasadışı Yahudi yerleşim birimlerinin ilhak edilmesini öngören yasa tasarısını onaylaması, küstahlığın ve meydan okumanın zirvesidir. Bütün teamüller ayaklar altına alınarak büyük bir istila gerçekleştirilmek istenmektedir. Bu işgal eylemi, büyük olaylara ve süreçlere davetiye çıkarma anlamına gelmektedir. İslam ümmeti Kudüs konusunda ortaya koyduğu duyarlılığın aynısını ortaya koymak zorundadır.
Netanyahu'nun lideri olduğu Likud Partisinin en üst düzey karar alma mekanizması Merkez Komitesi, işgal altındaki Filistin toprağı Batı Şeria'da yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin işgal devleti israil'e ilhak edilmesini öngören yasa tasarısını onaylamıştı.
Partinin onayladığı tasarıda, "Ebedi başkentimiz Kudüs de dâhil, Yahuda ve Samara'nın (Batı Şeria) kurtuluşunun 50'nci yıl dönümünde Likud Merkez Komitesi olarak Likud milletvekillerine, Yahuda ve Samara'da bulunan özgürleştirilmiş tüm Yahudi yerleşim birimlerinde israil kanunları ve egemenliğini hakim kılmaları ve serbestçe Yahudi yerleşim birimi inşasına imkan sağlamaları çağrısında bulunuyoruz", ifadelerine yer verilmişti. İşgal devleti israil meclisine sunulan tasarıların kanunlaşarak yürürlüğe girebilmesi için, üç farklı oturumda görüşülerek onaylanması gerekiyor.
Bu süreçte siyonistlerin attıkları bir diğer tehlikeli adım, Filistinliler için idam tasarısı çıkarma gayretidir. Öyle görünüyor ki, Siyonistler İslam ümmetinin bedel ödetme iradesi ile yüzleşmediği için, bu tür pervasız adımları atmaktadır. Artık siyasi ve ekonomik adımlardan başlayarak bedel ödetme iradesini ortaya koymamız lazımdır. Terör devlet İsrail, artık yapacağı her terör eyleminin bedelini ödeyeceğini görmelidir. İşte Filistin davasının çözümünün bu eksende büyütülmesi lazımdır. Siyonistler bu karşılığı görmediği müddetçe, terör eylemlerine devam edecektir.
Yine Siyonistlerin son zamanlarda yoğunlaştığı eylem türlerinden birisi de Filistinli çocukları kaçırmak, ağır işkencelere tabi tutmak ve gözaltı süresini uzatmak suretiyle, çocukların ailelerinden kefalet ücreti almaktır. Bu noktada Siyonist İsrail devleti adeta bir fidye çetesi gibi hareket etmektedir. Hatta şu an bunu bir politikaya dönüştürmüş durumdalar. Yine sokaklardaki çocukları basit nedenlerle veya ortada bir neden yokken şehit etmekte veya yaralamaktadırlar. Bu cümleden olmak üzere; Ramallah kentinin kuzeyindeki Deir Nizam beldesinde Filistinli bir genç işgal güçlerinin ateşiyle şehit oldu. Görgü tanıkları, işgal güçlerinin Deir Nizam beldesine baskın düzenlediğini Et-Temimi'ye yakın mesafeden doğrudan ateş edildiğini ifade ediyor. Yani açıkça bir infaz yapılmıştır.
Vahşet ve işgal tüm ağırlığıyla devam ediyor. Filistinli Müslümanlar da direnişe devam ediyorlar. Madem işgal ve direniş devam etmektedir, biz de Müslümanlar olarak bu direnişin bir parçası olmalıyız. Bu savaş bizimdir, o halde bizim olan bir savaşta tiyatro seyreder gibi türbinlerde oturmak, zillettir. Ayağa kalkıp direnişi omuzlamalıyız.