Suriye`de çatışmalar nispeten durulsa da hala sivil yerleşim bölgeleri bombalanmaya ve insanlar katledilmeye devam edilmektedir. Özellikle sivillerin yaşam haklarının güvenceye alınmasına dair pek bir çabaya ve yol haritasına rastlanmamaktadır. Bu güne kadar önerilen yol haritalarının neredeyse tamamı, siyasal ve askeri strateji mantığı ile yapıldı. Siviller daima göz ardı edildi. Sivillerin durumu hiçbir zaman bir öncelik olarak görülmedi. Astana`dan sonra çatışmasızlık bölgelerinin tesisi fikri ile beraber, sivillerin bir nebze olsun güvenli bir yaşam sürmeleri umut ediliyordu. Ama beklendiği gibi olmadı. Sivil yaşam alanları, çok şiddetli bombardımana tabi tutuldu. Küresel ve bölgesel güçler, Suriye halkının çıkarlarını göz ardı ederek kendi ajandalarını uygulamaya koydular. İsteyerek veya istemeyerek,  büyük sivil katliamlarına imza atıldı.

Tarafların sivillerin can güvenliği konusunda bir hassasiyete sahip olmadıkları rahatlıkla söylenebilir. Gelinen nokta itibariyle, zamanında güvenli bir liman olarak takdim edilen, çatışmasızlık bölgesi kapsamına alınan ve insanların bu etkenlerden dolayı yoğun olarak toplandığı İdlip, neredeyse her gün bombalanıyor. Pazar yerleri, okullar, sivil yaşam alanları denmeden birçok yer farklı gerekçelerle bombalanmaktadır. Geçen gün Doğu Guta`daki ve İdlib`teki bombardıman sonrası enkazdan çıkarılan çocuk cesetleri ve yaralı çocuklar yine içimizi kanattı. Bu çocuklar hangi suçtan dolayı bombalanmaktadır? Veya bu çocukların orada sıkışıp kalmalarında bir tercihleri ve iradeleri söz konusu olmuş mudur? Artık insanlık bu soruyu ne zaman sormaya başlayacak?

Esed rejimi ve Rusya, İdlib`in farlı bölgelerine yapmış oldukları hava saldırılarını artık rutin hale getirmiştir.

Suriye'de rejim güçleri, İdlib'in güney kırsalındaki El Temaniye ve Kefer Secne beldeleri, Al huveyn, Maret Hırma köyleri ile Hama'nın doğu kırsalındaki Um El Meyyal, Al Şakoziye ve El Ruhcan köylerine helikopter ve savaş uçaklarıyla hava saldırısı gerçekleştirdi. Esed rejiminin İdlib'e yoğun hava saldırısında 9 kişi öldü.

ABD`nin de olur olmaz bombardımanını bu tabloya eklediğimiz zaman, İdlib`teki vahamet daha iyi anlaşılmaktadır. Yine kuşatma altında olan ve çocukların her gün bombalarla enkaza gömüldükleri Doğu Guta`daki dram devam etmektedir. Doğu Guta'daki saldırılarda iki günde 21 sivil katledildi. Kuşatma altındaki bölgede bombalardan kurtulan çocuklar açlıkla pençeleşmektedir. Çocuklar yavaş yavaş ve sessiz bir şekilde insanlığın gözleri önünde birer birer ölmektedir. Büyükler evlatlarının açlıktan ve hastalıktan can çekişlerini veya bombalarla paramparça olan evlatlarının minik bedenlerini seyretmek zorunda kalmaktadır.

Suriye, Irak ve Yemen`de; savaşın en fazla vurduğu kesimler siviller oldu ve bu utanç tablosu hala devam etmektedir. Bu coğrafyalarda sivil kayıpları, açıklanan rakamın çok üzerindedir. Örneğin, Rakka`da şehir harabeye dönerken, birçok masum sivil insan katledildi. Hatta şehir işgal edildikten sonra da insanlar öldürülmeye devam edildi. Yine Musul`da katledilen sivillerin haddi hesabı yoktu. “IŞİD ile mücadele” adı altında sivil katliamlarının tamamı aklandı. Musul`da ölen sivillerin sayısı, resmi rakamlara göre bile ürkütücü boyutlarda idi. Sonradan ortaya çıktı ki, gerçek rakam açıklananın en az on katı kadardı. Sivillerin can güvenlikleri konusunda hassasiyet göstermeme bir yana, bu mazlum ve tarafsız insanlar bilinçli olarak kıyımdan geçirildiler.

Artık bu utanca bir “dur” deme zamanı gelmedi mi? Savaşın tarafsız unsurları olan sivillerin temel hak ve özgürlükleri konusunda acilen gereken tedbirler müzakere edilmelidir. Sivillerin başta can güvenliği olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri hiçbir pazarlık aracı yapılmadan teminat altına alınmalıdır.

Kuşatma altındaki sivillerin tahliyesi veya yardım koridoru konusunun yanı sıra, bu mazlumların tepelerine bomba yağdırma utancına ve rezaletine bir an önce son verilmelidir.

Yine ABD müttefiki Suudi rejiminin Yemen`de; pazar, okul, çiftlik demeden sivil yaşam alanlarını bombalaması vahşetine karşı onur sahibi insanların ayağa kalkması gerekir. Sivillerin vahşice katledildiği bir dünyada sessiz kalmak; onursuzluktur, dilsiz şeytan olmaktır.