Kapıkulu olan ve sahiplerinin zulmünü meşrulaştırmak için ilim öğrenenler ve öğrendikleri ilimden istifade edemeyenler, zulme ve küfre dini bir meşruiyet kazandırmakla memur kılınmışlardır. Tarih boyunca belamlar hiç eksik olmadı. Meşru olmayan düzenleri meşrulaştırmak için dini siyasete alet ettiler. Zulmün ve küfrün çirkin yüzünü gizlemek için, Din-i Mübin'i maske olarak kullandılar. Haçlıların ve küresel şer güçlerin av köpekliğini yapan Suud ailesinin paralı kapıkulu olan bir müftü bozuntusu, akıllara ziyan bir fetva verdi. Suud veliaht prensinin ilan ettiği yeni vizyon ile beraber, belamlar da bu yeni tiyatroda hemen sahne almaya başladılar. Bu tiyatrodaki satılık piyonlardan birisi o kadar ileri gitti ki, eminim ki, siyonistler bile bu kadarını beklemiyordu. Öyle ki hemen israil`den en üst seviyede davet teklifi gönderildi. Bu kitap yüklü eşek, siyonistlerle savaşmanın haram olduğunun fetvasını verdi.
Bununla yetinmeyip HAMAS, İhvan ve bilumum İslami hareketleri de terörist ilan etti. Arabistan'da Ebu Cehil'in torunları, İslam adına fetva vermeye soyunarak İslam'ın evlatlarını mahkûm etmeye çalıştı. Amerikan İslam'ı olarak adlandırabileceğimiz ılımlı İslam söylemlerine dini bir motif ekleme gayretiyle, İslam, küfrün emellerine alet edildi. Tamamen siyasete tabi olan cübbe giymiş bu saray soytarısı, Suudi Arabistan'ın Lübnan'a saldırması için israil'i kışkırttığı bir dönemde böyle bir açıklama yaptı. Suudi Arabistan, Amerika ve israil'in hesabına bütün bu soytarılıkları yapmaktadır. Amerika'nın şerrinden emin olma adına yapılan bu rezillikler, Suudilerin boyunlarına dolanacaktır. Amerikan'ın ve siyonistlerin isteklerinin ardı arkası kesilmeyecektir. Küresel şer güçlerin jandarmalığına soyunan ve Ortadoğu'daki denklemler içerisinde elini güçlendirmek isteyen Suudi Arabistan büyük bir hüsran yaşayacaktır. Bu süreç, Suudi Arabistan'ın bütün mal varlıklarına, fonlarına ve ABD'deki şirketlerine el koyma ile neticeleneceği gibi, Suudi Arabistan'ın beş ya da altı parçaya bölünmesi ve Suudi hanedanının küçük bir devlete dönüşmesi ile de neticelenebilir.
Herhalde böylesi bir durumda aynı saray soytarısı, Suudi Arabistan kralını mahkûm eden ve Amerika'nın siyasetini meşrulaştıracak fetvaları rahatlıkla verebilir. Yani din tacirlerinin kıblesi rüzgar gülü gibi değişebilmektedir. Bu gibilerinin kıblesi para ve güç merkezidir.
Bu durum, bir kez daha bize sadece Mescid-i Aksa'nın değil; aynı zamanda Mescid-i Haram'ın da işgal altında olduğunu göstermiştir. İslam ümmetinin, siyonist israil'e karşı savaşı ve mücadelesi ne kadar elzem ve kutsal ise; Mescid-i Haram'ı kurtarma mücadelesi de bir o kadar elzem ve kutsaldır. İslam ümmetinin kalbine çöreklenmiş olan küfrün av köpekleri, İslam ümmetinin mallarını yağma etmekle kalmıyorlar, Müslümanların kaynaklarını emperyalistlere peşkeş çekiyorlar. Dahası, bu kaynakları, İslam ve Müslümanlarla savaşmak için kullanmaktadır.
Suriye üzerinden Türkiye ve İran'ı büyük bir savaşa sokmak ve bu savaşı İslam ümmetini bölecek olan bir mezhep savaşına evirmek isteyen ABD, bu amacına ulaşamayınca bu sefer Suudi üzerinden aynı amaca matuf bir hamle denemektedir. Vahabi Suud üzerinden, tüm Şii ve Sünnileri içine alacak bir mezhep savaşı çıkarmak istemektedir. Eğer böyle bir savaş çıkar ise, Müslümanlar mezhep savaşları ile uğraşırken, ABD de İslam ümmetinin kaynaklarını kendi ekonomisine katık ve işret sofrasına meze yapmaya devam edecektir. Aziz İslam dinini, küfrün necis siyaset ve sömürü sofrasına meze yapan bel'amlara ve yüzü kara, kitap yüklü eşeklere yazıklar olsun.