Donald Trump, seçim kampanyası boyunca çok farklı mesajlar verdi ve ezber bozan açıklamalar yaptı. Başkanlık koltuğuna oturması durumunda Amerika'nın dünya siyasetini farklı bir rotaya kaydıracağından bahsetti. Amerika'nın emperyal politikalarından ziyade, içeriye dönmeyi vaat etti. Klasik ABD politikası dışında, çok farklı bir vizyon çiziyordu. Devleti, bir iş adamı gibi yönetme konseptinden bahsediyordu. Kimisi, Donald Trump'ı akıllı bir politikacı olarak gördü, kimisi de başkanlık gömleğinin kendisine birkaç beden bol geldiği, devlet idaresi ile holding yönetmeyi birbirine karıştırdığını düşündü. Hatta bazıları Trump'u, ABD'nin başına gelmiş en büyük felaket olarak gördü. ABD'nin Trump ile beraber içine kapanacağını, yeni bir vizyon geliştireceğini, dünyanın nispeten rahat bir nefes alacağını düşünenler vardı. Çünkü Trump'un vaatlerine göre birçok yerden ABD askerleri çekilecek, üsler azaltılacaktı.

Dışarıya harcanan paralar, ABD'nin imarı için harcanacaktı. Ama Seçimler sonuçlanıp Trump başkan seçilince, bambaşka bir Trump seyrettik. ABD, içine kapanmak yerine, daha agresif bir politika izlemeye başladı. Askeri üsleri mantar gibi çoğalmaya başladı. ABD, doğudan batıya kadar birçok devletle kısa bir zaman içerisinde sorunlu hale geldi veya olan sorunlar büyüdükçe büyüdü. Suriye ve Irak'ta vites yükselten ABD; Çin, Kore, Rusya'ya varıncaya kadar birçok devlet ile adeta yeniden soğuk savaşı yaşadı.  Tüccar Trump, ticaret ve siyaset eğilimlerini birleştirdi. ABD'nin daha önceki sömürüsünü yeterli bulmayan küresel Neron, adeta tüm dünyayı bir şirket gibi idare etme konseptini uygulamaya koymuş bulunuyor. Küresel kabadayılığı ve eşkıyalığı kendisi için hak olarak gören ABD, artık bütün ülkeleri, oluşturduğu sitemle kendi ekonomisine destek verme mecburiyetinde bırakıyor.

ABD'nin tüm mali külfetleri, eşkıyalık sopası ile başkalarının sırtına vuruluyor. Doymak bilmeyen ekonomik ve siyasi ihtiraslar, küresel bir kaosu tetiklemiş bulunmaktadır. Bu kaosun merkezinde de İslam ümmeti bulunmaktadır. Bölgesel aktörler, ittifak ile bu küresel eşkıyalığa karşı hep beraber pozisyon almazsa, teker teker bu "Deli Dumrul" siyasetine boyun eğmek zorunda kalacaklar. Trump açık açık Amerika'nın borçlarını başkalarına ödeteceğini söylemişti ve şu an dediklerini fazlasıyla yapıyor. Suudi Arabistan'ı inek gibi sağmak yeterli gelmemiş olacak ki, 11 Eylül olayları üzerinden Suudi Arabistan'a şantaj yapıldı. Can damarı ABD'nin elinde olan Suudi, ABD'deki şirketlerine ve hesaplarına el konulur kaygısıyla, yüzlerce milyar tutarında silah anlaşmasına razı oldu.

Körfez ülkeleri üzerinden sıkıştırılan Katar da kendi haracını vermek zorunda kaldı. Dünyanın her yerinde bu politika uygulanmaya çalışılıyor. İslam ümmeti, şu an kritik bir eşikte bulunmaktadır. Suriye'de İran ve Türkiye'yi savaştırmak isteyen ve bu savaş üzerinden İslam ümmetini karpuz gibi ortadan ikiye bölmek isteyen küresel şer güçler, bunu başaramayınca, bu defa Suud üzerinden atağa geçmiş bulunmaktadır. Yönetimi ABD eşkıyasının elinde bulunan Suud petro şirketi Saudi Aramco'nun %5'lik halka arz edilen hisselerinin, ABD borsasında arzı için bastıran ABD, kendi ekonomisi için önemli olan bu hamle için önüne çıkan tüm engelleri ezmeye kararlı görünüyor. Suudi Arabistan'daki tasfiyelerin bir boyutu da bununla alakalıdır. Ayak direyen ve bu plana destek vermeyen herkes tasfiye ediliyor, mal varlıklarına el konuluyor. Yani Suudi Arabistan'daki operasyonu aslında veliaht prens değil, tüccar siyasetçi Trump yapmaktadır.

Ama bu mesele Suudi Arabistan ile sınırlı kalmayacaktır. Sırada başka ülkeler var. Zayıf halkalar koparılarak güçlü halkalar zayıflatılacaktır. İslam ümmeti yangın yerine dönebilir. Çok dikkatli olmak ve her şeye hazırlıklı olmak gerekir. Küresel aktörlerin Deli Dumrul siyasetine karşı bölge ülkelerinin ortak bir irade ve strateji etrafında bir araya gelememeleri durumunda, yarın çok geç olabilir. Bölge ülkeleri, en azından bu tehlikeli süreci bertaraf edinceye kadar aralarındaki sorunları dondurabilirler. Emperyalistlerin sınır tanımayan hırsları ya hepimizi köleleştirecek ya da teker teker imha edecektir. Ufuktaki tehlike budur.

Kısa denilebilecek bir sürede bütün bunları yapan Trump'un çok daha büyük felaketlere yol açacağı açıktır. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. İnsanlık ve İslam ümmeti, büyük şeytan Amerika'nın ve korsan kaptanı Trump'un olmayan vicdan ve insafına terk edilemez.