IKBY'de düzenlenecek olan referandum üzerinden, aklıselimden uzak tehlikeli bir tartışma yaşanmakta ve duygusal kırılmalara sebebiyet verecek bir zemin hazırlanmaktadır. Daha referandum gerçekleşmeden ve sonuçları ortaya çıkmadan, milliyetçi dalga ortalığı kasıp kavurmaktadır. Her ne hikmetse PKK/PYD'nin federasyon ilanına hazırlandığı tarih yaklaştığı halde, bu konu, kamuoyunun gündemine bile gelmemektedir. Türkiye'yi güneyden kuşatacak olan ve stratejik olarak bir hayli zor durumda bırakacak olan böylesine hayati bir hamle, devlet yetkililerinin gündemine pek gelmemektedir. Berzani'nin referandum ilanından beri savaş tamtamları çalmaktadır. Akıl değil, duygular ön plana çıkmaktadır. Ötenden beri Kürtlerin devletleşmesine alışmamış olan ve bu olguya, "imkânsız" olarak yaklaşanlar, "neye mal olursa olsun Kürdistan'ın kurulmaması" hedefine odaklanmışlardır. Böyle bir yaklaşım, reel siyasetten ziyade, duygusal zeminden beslenmektedir. Hislerin kör ettiği gözler, sağlıklı tespitlerde bulunamamaktadır. Barzani'yi şimdiden düşman ilan edenler, siyasi dengeleri okuyamamaktadır. Barzani üzerinden öyle bir kamuoyu dalgası hazırlanıyor ki, bu yanlışlığın, Türkiye'de büyük bir kırılmaya sebebiyet verme olasılığı vardır. Bu ise, Türkiye için felaket olur. Bazıları referandum üzerinden Kürtlerin tamamını hedef göstermektedir. Sağlıklı analiz yapmak yerine, her Kürt'ü kırmızı olarak gören boğa zihniyetliler, tüm Kürtleri toptan olarak ötekileştirmektedirler.

Oysa bu olay sağduyu temelinde ele alınacak olursa, Türkiye'nin bu olaydan kazançlı çıkacağı görülecektir. Türkiye'nin destek ve himayesinde gerçekleşecek olan bir referandum süreci,  sonuç ne olursa olsun, Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını artıracaktır. "İkinci bir İsrail" söylemi değil, "ikinci bir Azerbaycan" söylemi geliştirilmelidir. Barzani dışındaki seçeneklerin ne anlama geldiği konusu yeterince derinlikli incelenmemektedir. Barzani'ye razı olmayanlar, yarın PKK/PYD ve bileşenlerine razı olmak zorunda kalabilirler. Suriye'deki gelişmeler ile Irak'taki gelişmelerin bir bütün olduğu unutulmaktadır. Suriye'nin kuzeyini PKK'ya teslim etmek isteyenler, Irak Kürdistanı'nı da bu güce teslim etmeye çalışmaktadırlar. Şu an ABD ve müttefikleri bunun alt yapısı üzerinde çalışmaktadır. Şu an Suriye Kürdistanı'ndan,  Sincar ve Kandil'e sağlam bir lojistik hat açılarak yakın zamanda Türkiye'de büyük çatışmaların startının verilebileceği gerçeği unutulmaktadır. Buna engel olabilmek için de kurulacak denklem içinde mutlaka Barzani'nin olması gerekir.

  Türkiye'nin bu olayı adeta iç meselesi gibi değerlendirmesi ve milliyetçi duyguları mobilize etmesi kesinlikle yanlıştır. Bu olay bir iç mesele olarak değil, komşuda gerçekleşecek olan bir referandum olarak değerlendirilmelidir. Bu arada Türkmenlerin hakkını koruma üzerinden bir söylem geliştirenlerin, Türkmenlerin önemli bir kısmının bu referanduma destek verdiklerini unutmamaları lazımdır. Bu yönde Türkmen yetkililerin açıklamaları vardır.

Bir yandan Irak'ın toprak bütünlüğünden bahsedenlerin, diğer yandan bıyıklarını burarak ağızları sulanmış bir vaziyette Ankara anlaşmasından bahsetmeleri son derece manidardır. Herhalde,  "kapanın elinde kalır", ilkesinin geçerli sayıldığı bir zamanda; Türkiye, "fırsat bu fırsat" deyip 1926 tarihli Ankara anlaşmasını gündeme getirerek Kerkük ve Musul'u ele geçirmenin hesaplarını yapmaktadır. Böyle bir hamle durumunda, bölgenin ateş topuna döneceğini ve Müslüman halkların birbirlerine düşman olacağını söylemek için arif olmaya gerek yoktur. Belki de bölgede onlarca yıl sürecek olan ve başta ABD olmak üzere, Batılıların birçok coğrafyaya çörekleneceği bir süreç yaşanabilir. Türkiye böyle bir savaşta neler kazanıp neler kaybedeceğinin hesaplarını iyi yapmalıdır. "Enver Paşavari" siyasetten şiddetle uzak durmak gerekir. Siyaset, hamaseti kabul etmez. Hamasetle kalkan, zararla oturur. Size karşı hasmane bir tutum ve politikası olmayan güçleri ve kitleleri kendinize düşman etmeyiniz. Sonra beğenmediğiniz dostunuz yerine, başınıza bela olan bir düşmana razı olmak zorunda kalırsınız. Suriye'de yedi yıl öncesine dönmeye çalışıyorsunuz ama olmuyor. Bu örneğin bile başlı başına ibret vesikası olması gerekir. Nerede bir savaş varsa emperyalistler hemen oraya çöreklenirler. Türkiye'nin savaşa girmesini bekleyen ve bu atmosferde hamle yapmaya hazırlananların ekmeğine yağ sürmeyiniz.

Beyler, siyaseti kurallarına göre yapınız; düşman değil, dost kazanınız. Siyaset duygularla değil, akıl ile yapılır.