Suriye konusunu değerlendirirken, fotoğrafın tamamını ve ayrıca fotoğrafın detaylarını görebilmek için dört farklı boyuttan değerlendirme yapmak gerekir:
1-Küresel aktörlerin, güç mücadelelerini Suriye üzerinden yürütmeleri
2-Bölgesel aktörlerin; siyasi, askeri ve ekonomi sahalarında eksen kurmaya çalışmaları
3-Suriye içi mücadele
4-İslami kesim açısından muhaliflerin İslami düşünceye göre duruşları ve konumlanmaları
Özellikle İslami kesim başta olmak üzere, Suriye konusunda bir yargı ve değerlendirmede bulunurken iç içe geçmiş bu halkaları hem bir arada, hem de ayrı ayrı müstakil olarak görmek gerekir.
Görüldüğü kadarıyla, yukarıda sayılan tüm zeminlerde, bu soruna müdahil olan tüm kesimler ve güç odakları, pozisyon ve kazanımlarını korumak için restleşme düzeyinde soruna müdahil oluyorlar. Bu aşamadan sonra haklı-haksız ayırımının, senaryoların çok da fazla bir önemi kalmadı. Herkes tarafını ve pozisyonunu belirledi. Kimse tek başına bu sürece yol verebilecek bir konumda değil. Bu saatten sonra zaten ortaya konulabilecek çabalara da pek müsaade edilmeyeceğe benziyor.
Suriye konusunda, ABD`ye karşı Rusya ve Çin birer global güç unsuru olduklarını başta ABD olmak üzere tüm küresel aktörlere hatırlatmak için diplomatik yönden ağırlıklarını ortaya koyuyorlar. Çin biraz arka planda kalsa bile, Rusya, Suriye meselesinde daha fazla ağırlığını koyuyor. Rusya aslında gücünü ve varlığını hissettirmek ve çeşitli pazarlıklarda masada bir kart olarak kullanmak üzere Suriye meselesinden istifade etmeye çalışıyor. Lakin İran meselesinde olduğu gibi daha büyük çıkarlar söz konusu olduğu zaman Rusya, Suriye`yi kolaylıkla gözden çıkarabilir.
Küresel aktörlerin yaklaşımında, Suriye, bir manevra ve eksen inşa etme alanıdır. Suriye meselesinin özüne yönelik önemli bir yaklaşımları ve tezleri yoktur. Bunlar ve daha birçok gelişme, aslında Suriye krizi üzerinden bölgesel ve küresel aktörlerin sürdürdüğü müthiş kapışmanın yansımaları.
Amerika`ya gelince tüm İslam coğrafyalarında olduğu gibi Suriye`de de ilk hedef; bölünmüş küçük yapılar teşkil etmektir. Birlikte yaşama iradeleri ortadan kaldırılmış ve mezhep uçurumları ile araları ayrılmış kamplar oluşturmak ve ileriki aşamalarda bu zayıf yapıları, kendisine her alanda bağlı birer devletçiğe dönüştürmektir. Aynen körfez ülkelerinde olduğu gibi…
Bölgesel aktörlere gelince; herkes kendi pozisyonunu net ve keskin çizgilerle çizmiş. Arap Birliği Suriye ile köprüleri attı. İçerideki çatışma hali yoğunlaşırken, örgüt, ticari ilişkilerin durdurulması, diplomatik ilişkilerin kesilmesi, gözlemci misyonunun iptal edilmesi ve Suriye`ye doğrudan müdahalenin şartlarının oluşturulması kararı aldı.
Türkiye, Suriye rejiminin devrilmesi üzerine tüm hesaplarını yapmış. Bu saatten sonra Esed`in iktidarını muhafaza etmesi, Türkiye`nin Ortadoğu politikasının büyük bir yara alması demektir. İran, dolaylı olarak Irak ve Hizbullah; olayı, daha fazla bölgesel çerçevede değerlendirip her şeye rağmen Esed için aleni ve gizli seferber olmuş durumda. Bunu yaparken de Suriye meselesinin özünü ve iç dinamiklerini pek hesaba kattıkları söylenemez. Bu yaklaşım da İslam Alemi`nde büyük bir tepkiye yol açıyor. Çünkü Suriye`nin iç dinamikleri; küresel ve bölgesel hesaplara kurban edilemeyecek kadar önemlidir. İslami mesuliyet açısından da Suriye yönetiminin İslam ve Müslümanlara karşı olan savaşı hiçbir şekilde tölere edilemez. İran`ın inkılabi duruşu, bu politika ile büyük yara almaktadır. Zaten Irak`ta tepki çeken politik tercihlerde bulunan İran, gittikçe kendisine karşı oluşan mezhep eksenli ön yargıları katmerleştiriyor.
Bölgesel denklem içerisinde yer alan diğer aktörlerin de kendilerine göre Suriye meselesine ilişkin direkt veya dolaylı hesapları vardır.
Suriye muhalefetine gelince, homojen olduğu söylenemez. Bilakis çok parçalı bir yapıdan oluşmaktadır. Amerikan güdümlü olanları ve küresel aktörlerin piyonlarına bakıp buradaki İslami muhalefetin imha edilmeye çalışıldığı gerçeğine kör olmamak lazımdır.
Yani sağlıklı bir analiz için iç içe geçmiş bu halkaları bir arada değerlendirmek lazımdır. Suriye konusunda İslami kamuoyunu yanıltan temel husus; bu fotoğrafın tüm karelerini görememe ve öncelik sıralamasının sağlıklı bir şekilde yapılamamasıdır.
Küresel ve bölgesel aktörlerin hesapları ne olursa olsun, büyük bir zalim olan Esed`in bir İslam düşmanı olduğu ve herkes gibi Suriye Müslümanlarının da İslami bir inkılap için onurlu bir direnişe hakları olduğu gerçeğini görmek lazımdır.