Yanlış yolda olan bir devlet başkanı, başkan veya cumhurbaşkanından nasıl kurtulabiliriz? Siyasal kültürü özümsemiş ve siyasal usulleri, toplumsal etkinlik tarzı olarak seçenler için, elbette bunun yolu seçimlerdir. Ama bazılarına göre, bahse konu olan başkana göre cevap değişmektedir. Batılılara göre; eğer kendi toplumları söz konusu ise, bunun tek yolu seçimler ve yasal mekanizmalardır. Ama eğer söz konusu başkan, Batılı toplumların dışında başka bir ülkenin başkanıysa, bunu devirmek ve doğru(!) yola getirmek için her yol meşrudur. Demokrasiyi din olarak kabul edinen Avrupa'ya göre, böyle bir adamı öldürmekte beis yoktur. Demokratik ve yasal teamüller işe yaramıyorsa, bu durumda devlet başkanı öldürülmelidir. Son günlerde Avrupa'da Sayın Cumhurbaşkanımızın öldürülmesinden sıkça bahsedilir oldu. Seçim sürecinde Avrupa ülkelerinde Sayın Erdoğan'ın öldürülmesi gerektiğine dair bazı pankartlar hazırlanmıştı. Çoğumuz bunu anarşistlerin bir densizliği olarak okumuştuk. Anarşist gruplar ve yandaşları bir densizlik yapmış ve Avrupalılar da buna göz yummuştu. Fotoğraf böyle görünüyordu. Ama zamanla bu habis niyet çokça telaffuz edilmeye başlandı. Adeta kamuoyu böyle bir cinayete hazırlanmak isteniyor.
 
Fransız siyaset bilimci Defarges, bir televizyon programında Türkiye Cumhurbaşkanı'na suikast yapılmasını teşvik edici açıklamalarda bulundu. Bütün dünyanın gözü önünde böyle bir küstahlık yaptı. Sözde siyaset bilimci profesör, adeta şiddet ve suikasta azmettirme çağrısı yaptı.
 
Hatırlanacağı üzere Defarges şöyle demişti:
 
"... Gördüğümüz kadarıyla hukuki yol kapandı, ya iç savaş ya da söylenmesi zor bir hipotez, Erdoğan'ın öldürülmesidir. Böyle bir ortamda suikastı unutmayalım."
 
  Biz, bu menfur açıklamayı, bireysel bir densizlik olarak görmüyoruz. Bilakis bir nabız yoklama ve "eşeğin aklına karpuz kabuğu getirme" operasyonu olarak görüyoruz. Seçim sonuçlarını hazmedemeyip sokakları karıştırmak isteyenlerin aklına karpuz kabuğu getirilmek isteniyor. Ayrıca sokaklar karışmış iken ve birilerinin aklına karpuz kabuğu gelmiş iken, Batılıların bir operasyon gayreti söz konusu olabilir.
 
Evet, Avrupalılara göre; onların boyun eğmeyen her lider gibi Erdoğan da yanlış(!) bir yoldadır ve mutlaka durdurulması lazımdır.
 
Avrupalıların kendileri için reçeteleri ayrı, başka milletlere sundukları/ dayattıkları reçete ise apayrıdır.
 
Tam da sözün burasında aklımıza Nasrettin Hoca'nın bir fıkrası gelmektedir.
 
Adamın birisi gelip der: Hocam senin inek benim ineği vurup öldürdü. Ne yapmalı? Hocanın cevabı; hayvandır, yapılabilecek bir şey yoktur, olur. Adam tekrar der ki: Hocam özür dilerim, dilim sürçtü, benim inek seninkini vurup öldürdü. Bunu üzerine Hoca der ki: O zaman iş değişti, bakmalı kara kaplı kitaba...
 
Daima kendi sorunlarını çözerken, siyasal zeminde hukuka bağlı kalınması gerektiğinin altın çizen Avrupa, İslam ümmeti içerisindeki ihtilaflar için ise çatışma ve savaşı, kaos ve şiddeti salık vermektedir. Hatta böyle bir kaos için de tüm imkanlarını fiilen seferber etmektedir. Şu an Sayın Cumhurbaşkanı'nın ölmesi, tüm Avrupalıların ve muhiblerinin en temel arzusudur. Elbette Avrupalı emperyalistler ve işbirlikçileri, Azrail'in gelmesini sabırla bekleyecek değillerdir. Çok dikkatli olmak lazımdır. Cumhurbaşkanının şahsında bu ülkenin varlığına dönük bir suikast ile bir kaosun fitili ateşlenebilir.
 
Nasıl ki Avrupalılara göre yanlış yolda olan bir başkanı düzeltmenin veya üstesinden gelmenin son çaresi öldürmektir; bu memleketin evlatlarına göre de doğru yolda olan bir başkanı ne pahasına olursa olsun korumak gerekir. Eğer Batılılar bir adamı hedefe koymuşlarsa, demek bu adamda büyük faziletler var demektir.