HAMAS ile siyonist işgalciler arasında yapılan esir takasının ilk bölümü, Haziran 2006`dan bu yana esir bulunan Gilad Şalit`in israil`e dönmesi, ilk grup Filistinli tutsakların da serbest bırakılmasıyla gerçekleşmiş oldu. Filistin, bu olay ile tarihî bir gün yaşadı. Yapılan anlaşma gereği, 5 yıldır Hamas`ın elinde esir tutulan israilli tankçı er Gilad Şalit (25) ile aralarında 27 kadının da bulunduğu 477 Filistinli esir karşılıklı olarak serbest bırakıldı.

Evet, Filistin davasının unutulamayacak karelerinden birisi yaşandı. Direnişin, Filistinlilerin mücadelesinde ne kadar belirleyici bir role sahip olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Düşmandan veya harici güçlerden medet umarak hak talebinde bulunmak yerine, direnişin düşmanı dize getirmenin resmidir esir takası. Kapı kapı dilenmeyi ve Filistinlilerin onurunu ayaklar altına almayı alışkanlık haline getiren Mahmut Abbas ve avanesi, Filistinli tutsaklar için bir şey yapamadığı gibi, bu büyük zaferi gölgelemeye çalışıyor. Bu meyanda kıyasıya eleştirilerini peş peşe sıralıyorlar. Gerekçelerine kendileri de inanmamaktadırlar. Bu güne kadar Filistinli tutsakların serbest kalması için çaba harcamak şöyle dursun; kaçırdıkları yüzlerce Hamas mensubu direnişçiyi siyonistlerle beraber sorgulamışlar ve bunlardan nicelerini de onlara teslim etmişlerdir.

Hatta tek suçları israil`e karşı direniş olmak olan nice Müslüman bu işkencelerden geçerlerken, bunlardan bazıları da şehit oldu. HAMAS ile barış görüşmeleri devam ederken bile Filistinlilere dönük El Fetih terörü devam ediyordu. Mahmut Abbas, Filistin davası için sadra şifa bir şey yapmadığı gibi, halktan ziyade siyonistlere yakın duruyor. Hatta bazen o kadar ileri gidiyor ki, siyonistlerden bir farkı kalmıyor. Geçenlerde hızını alamamış olacak ki, Türkiye ile israil arasındaki gerilimin son bulmasını ve Türkiye`nin israil ile ilişkilerini iyileştirmesini salık vermeye kalkışıyordu. Türkiye ve israil arasındaki ilişki zemininin iyileşmesi durumunda, bunun Filistin davasına da olumlu yansımalarının olacağını belirtmeyi ihmal etmiyordu.

Mahmut Abbas`ın Filistinlilere danışmadan, bir tabela devletinin kendisine lütfedilmesi ümidi ile BM`ye yaptığı başvuru ve bunun neticesinde dişe dokunur bir noktaya gelememesi Mahmut Abbası fazlası ile hırçınlaştırdı. Hiçbir keyfiyeti olmayan formalite bir devlet karşılığında Mahmut Abbas işgal atındaki toprakların %70-80`ini siyonistlere hediye etmeye razı oluyor.

Kendisi, Mervan Bargusi için bir şey yapmaz iken; pazarlık sürecinde Mervan Bargusi`yi takasa dâhil edemeyen Hamas`a yükleniyor. Filistin derken, kendileri dışındakileri Filistinli gözü ile bakmazken, Hamas`ı ayrımcılıkla suçlamaktadır. Kendilerinin kontrolünde bir devletçiğin lütfedilmesi karşılığında geri kalan Filistin topraklarının gözden çıkmasına göz yumacak kadar vizyon yoksunudurlar. HAMAS ile uğraşmaktan, siyonistlerle uğraşmaya fırsat bulamazlar.

Dünya israilli er Gilad Şalit`e karşı 1027 Filistinli esirin serbest bırakılmasına odaklanırken, Tel Aviv yönetimi Doğu Kudüs`teki yerleşim terörüne hız verdi. Haaretz gazetesine göre Kudüs`teki Givat Hamtos yerleşkesinde 2600 yeni konut inşa edilecek. Haberi veren gazete civardaki Beyt Safafa mahallesinin de genişletileceğini belirterek, itiraz için altmış gün süre verileceğini aktardı. Projenin, işgal belediyesi meclisine sunulduğunu belirten gazete, planın çok kısa süre içinde onaylanmasının beklendiğini kaydetti.

Filistin halkına artan nüfusuna rağmen yeni ev yapma izni verilmezken, var olan evlerinin genişletilmesi veya ek yapılması dahi engelleniyor. Filistin`in BM`de tanınma başvurusu ile ilgili süreç işlerken, Filistinlilerin gelecekteki başkenti Doğu Kudüs`te ise Yahudi yerleşimleri yükselmeye devam ediyor.

Bütün bu siyonist girişime karşı Mahmut Abbas`tan ciddi bir tepki görülmediği gibi böylesi bir ortamda müzakerelerden bahsedebiliyor.

Direniş, bu güne kadar her türlü askeri ve siyasi baskıya rağmen sabretti ve nihayet semeresini aldı. Direniş ile alınmayan hiçbir hak ve kazanılan hiçbir mevzi kalıcı olamaz. Haklar lütfedilmez, onurluca alınır. Yoksa verilen hakların çok daha fazlasını gözden çıkarmak zorundasınız. Bir tabela devletine ve bir makama rıza göstermeye hazır olanlar, devlet mantığını kavramayanlardır. Devlet, milletin kurumsal kimliğinin tezahür şekli olmalıdır. Filistinlilerin sorunlarına deva olmayacak ve başkalarının insaf ve merhameti ile inşa edilecek bir devletin Filistin davasına bir katkısı olamaz. İllegal başkan Mahmut Abbas, HAMAS`ın bu hareketini eleştirmek yerine, hakikatte Filistin davasında bir aktör olarak nerede durduğuna iyi bakmalıdır.

HAMAS`ın bu başarısı tüm Filistinlilerin zaferidir ve Allah`ın yardımı ile siyonistlerin burnu bir daha yere sürtülmüştür.