İslam Ümmeti ve insanlığın yeni bir vizyona ve tarihi bir perspektife ihtiyaçları vardır. Tüm insanlığı kuşatan ve evrensel mesajlar içeren bir anlayışa ve bu kuşatıcı anlayışın pratik hayattaki tezahürlerine ihtiyaç vardır. Peygamberimizin nübüvveti ile beraber, nasıl ki asırlar öncesinde karanlıklar ve çöküş içerisinde olan insanlığın ufkunda hidayet ve özgürlük kandili belirdiyse ve insanlar kurtuluşa yürüdüyse, bu gün de insanlığın böyle bir sirac-ı münire ihtiyacı vardır. Özgürlük, adalet ve kurtuluşun adres ve reçetesi olan bu yola tarih boyunca ihtiyaç olduğu gibi ve insanlar da bu vasıta ile kurtuluşa erdikleri gibi, günümüzün insanlığı da böylesi bir reçeteye şiddetle ihtiyaç duymaktadır. Günümüz dünya düzeninde mazlumların ve mahrumların temel hak ve hürriyetlerine kavuşması, ancak bu reçete ile mümkündür. Bir insan için en temel konular olan can, mal, nesil, akıl ve din emniyeti ancak bu vasıta ile teminat altına alınabilir. Bütün milletlerin eşit şekilde muamele gördüğü, mazlumların ve hakkı ayakta tutan adil şahitlerin önderliğinde inşa edilmiş adil bir dünya düzeninde bütün herkese yer vardır. Bu dünya düzeninde herkesin hakkı ile beraber onuru ve izzeti korunur.
Asırlar önce Mekke ve Medine`deki vahşet, nasıl ki nübüvvetle, nebevi terbiye ve inşayla medeniyete tebdil ettiyse, düşmanlık zemininin bağrında dostluk ve sevgi yeşerdi ise, faziletten mahrum insanlar fazilet neslini inşa ettilerse, nebevi sevgi ve terbiye ile kıyamete kadar öncü bir nesil rolü oynayan bir kuşak inşa ettilerse ve o neslin her bir ferdi insanlığa yol gösteren birer kandil olduysa, o neslin her bir ferdinin şahsı birer fazilet ve irfan mektebine dönüştüyse; günümüz için de benzer bir imkân söz konusudur. Hem insanlık, hem de özelde İslam ümmeti için...
Bu gün İslam ümmetinin nebevi düsturlarla ayağa kalkmasına ne kadar da çok ihtiyacımız vardır! Müslümanlar arasında vuku bulan ihtilafların kalkması ve birlikte yaşama iradesinin tekrar tesis edilmesi ancak bu şekilde mümkündür. Bu ümmeti bir araya getirecek olan, ancak peygamber sevgisi ve yoludur. Hz. Peygamber`in imametinde, onun bayrağı altında toplanacak olan mazlumlar ümmet için ancak kurtuluş ümidi olabilirler. Özellikle İslam ümmetinin ezilen ve mahrum bırakılan unsurlarının yegane kurtuluş yolu, nebevi özgürlük düsturu ile ayağa kalkmalarıdır.
İslam Ümmeti`nin vahdeti ve ayağa kalmasının yolu da budur. Paramparça olmuş ve birlikte hareket etme iradelerini kaybetmiş olan İslam Ümmeti`ni ancak bu ruh bir araya getirebilir. Peygamber sevgisi ve Nebevi imamet zemini ancak Müslümanları aynı paydada bir araya getirebilir. Nebevi imamet, hayatımızın belirleyici unsuru olsaydı, bu gün İslam coğrafyasında akan Müslüman kanı akmazdı. Bu ruh olsaydı, Filistin işgal altında olmazdı. Bu ruh olsaydı, Mescidi Aksa tutsak olmazdı. Mazlumlar ağlamazdı. Haklarımız ile beraber izzet ve onurumuzu yitirmezdik. Görünen o ki, İslam Ümmeti`ni “bünyan-ı mersus” sırrına ulaştıracak olan ve aynı zeminde omuz omuza getirecek olan Peygamber sevgisi ve nebevi imamettir. Yani Kutlu doğum organizasyonlarıdır. Bu organizasyonlar, lokal ve kültürel boyutla sınırlanamayacak kadar önemli bir misyona sahiptirler. İslam Ümmeti bu tarihi fırsatı kaçırmamalıdır. Emperyalist ve siyonist mihraklarının kirli siyaset sofralarının işret mezesi olmama ve mevcut zillet halinin ortadan kalkması için tek yol, nebevi ruh ile ayağa kalkmaktır.
Bu etkinliklere, tüm ümmeti kuşatacak bir misyon yüklenmelidir. Kutlu doğum etkinliklerinin içeriği zenginleştirilerek başta halkı Müslüman olan devletler olmak üzere tüm dünya ülkelerinde yapılmalıdır. Bu evrensel kurtuluş çağrısı tüm insanlık ile buluşturulmalıdır.
İslam Ümmeti`nin tarihi misyonunu yüklenip insanlığa öncülük etmesi, bu misyonu kuşanmakla olur. Tutsak olan bir ümmetin ayaklarındaki prangaların kırılması Hz. Muhammed`in (S.A.V) sevgisi ile olur. Bu sevgi, tarih boyunca nasıl ki köleleri özgürleştirdiyse, köleleştirilmek istenen İslam Ümmeti`ni de özgürleştirecektir. Zamanında Haçlı seferlerine karşı İslam ümmetini bir araya toplayan ve onların aziz ve muzaffer olmalarına vesile olan bu sevgi, bugün de İslam ümmetinin aziz ve muzaffer olmasının vesilesi olacaktır. Bizleri zafer, adalet ve özgürlük sahiline ulaştıracak olan gemi, Peygamber sevdasıdır.
İslam Ümmeti`nin vahdeti için, kutlu doğumları İslam Ümmeti`nin, hatta tüm mazlumların buluşma platformu yapalım.