Oslo ile başlayan ve yirmi yıldan bu yana çeşitli aralıklarla devam ettirilen ihanet görüşmeleri, Filistinlilere çok şey kaybettirdi. Verilen onca tavize rağmen, siyonist işgalciler geri adım atmıyor ve işgal politikalarından vazgeçmiyor. Her defasında taviz içerikli projeler farklı adlar altında Filistinlilerin önüne konuluyor. Bu süreçte verilen onca taviz de siyonisti tatmin etmiyor.
Her ihanet sürecinden evvel Amerikalıların ortaya attığı boş hayallere inanan Ramallah yönetimi, karşılığı olmayan umutlarla masaya oturuyor. Ama Amerika`nın görüşmelere dâhil olması, sürecini sağlıklı işlemesi için değildir. Filistinliler üzerinde baskı kurmak için sürece dâhil olmaktadır. Her defasında israil tarafı, hesabına gelmeyen tüm konularda Amerika`nın önerisini reddettiği halde, Amerika`nın gerçekçi hiçbir baskısı ile karşılaşmıyor. Oysa Ramallah yönetimi, verdiği tavizleri biraz kısarsa, Amerika`nın çeşitli düzeylerde resti ve yaptırımı ile karşılaşıyor. Yine son müzakere sürecinde de aynı durum yaşandı. İşgal rejimi israil`in talepleri doğrultusunda barış görüşmelerini sürdüren Amerika, İsrail`in çıkarlarına hizmet edecek bir anlaşmayı kabul ettirmek için Filistin Yönetimine baskı yapıyor.
Reuters Haber Ajansının bildirdiğine göre; Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry, Ramallah`a yapmayı düşündüğü ziyareti iptal etti. Amerika Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise; Kerry`nin Ramallah`a gitmeyeceğine dikkat çekilerek, bu kararın Abbas`ın Birleşmiş Milletler bağlı örgütlere üye olmak için yaptığı başvurunun ardından alındığı ifade edildi.
Siyonist işgal rejimi Başbakanı Netanyahu, şimdiye kadar yaptığı gibi israil`in can alıcı çıkarlarını korumak için kararlılığını sürdüreceğini belirterek, Filistinlilerle barış konusunda Amerika Başkanı Obama`nın yapacağı baskılara karşı direnme niyetinde olduğunu söyledi. Netanyahu, Kudüs ve Batı Yaka`da yerleşke inşasını dondurma taleplerinin kendilerinde karşılık bulmayacağını da ifade etti. Bu açık ifadeye rağmen baskıya uğrayan taraf israil değil, Filisin tarafı…
Şunu da hemen ifade edelim ki, Amerika`nın bazı konularda baskı yapmasının nedeni, imaj kurtarmak amaçlıdır. Bazı baskıların nedeni ise, ölçüsüz davranan siyonist rejimin Amerika`nın Ortadoğu`daki çıkarlarına ters düşen politikalarını frenlemektir. Kısacası Amerika`nın siyonistlere müdahalesi, israil`in güvenliğini Ortadoğu`daki politikalarının merkezine koyan Amerikan çıkarlarını korumak içindir.
Bugüne kadar yapılan müzakereler, siyonistlerin meşruiyetini artırmaktan ve siyonistlerin katliam ve işgallerine kılıf olmaktan başka herhangi bir işe yaramamıştır. Yirmi yıldır sözde müzakereler devam ederken, Filistinliler yine öldürülüyor ve tutsak ediliyor. Kudüs`te ve Batı Şeria`da yerleşim yerlerinin inşası son hızla devam ediyor. Ambargo daha da ağırlaştırılıyor. Filistinlilerin evleri başlarına yıkılıyor ve zorunlu göçe tabi tutuluyorlar. Arazileri yakılıyor ve talan ediliyor. Mescid-i Aksa`nın altı oyuluyor ve neredeyse her gün baskına uğruyor. Kısacası, işgal ve yıkım bütün unsurları ile devam ediyor. Müzakere süreçleri, Filistinlilerin onurunu ayaklar altına alıp onları aşağılamadan başka bir anlam taşımıyor.
Şunun bilinmesi gerekir ki, Filistin uzlaşı dairesi dışında ortaya atılacak bir proje asla kabul görmeyecek ve böyle bir projenin geleceği olmayacaktır. Hiçbir şekilde Gazze, Filistin`in kaderi konusunda yok sayılamaz. Yine milyonlarca Filistinli mülteci de bu sorunun ayrılmaz ve göz ardı edilemez bir parçasıdır.
İşgal rejimi ile Ramallah Yönetimi arasında süren görüşmelerin sonu çıkmaz sokaktır.
Görüşme süreci; işgalci israil`in daha fazla yerleşke inşa etmesine, Filistin topraklarını gasp etmesine, işbirliğini kendi lehine kullanarak Filistin halkını ezmesine, Gazze`yi kuşatmasına ve bu kuşatmayı daha da ağırlaştırmasına fırsat verdi. Siyonist düşmanla yapılan görüşmeler Filistin`in kurtuluşu, mültecilerin geri dönmesi ve Mescidi Aksa`nın kurtarılması için bir seçenek değildir. Filistin topraklarını işgal eden siyonistlerle görüşmenin geleceği yoktur.
İşgal rejimi, Kudüs ve çevresinde yıkım işine de devam ederek, Filistinlileri zorla göç ettirmeye çalışıyor. Bu bağlamda olmak üzere; Siyonist işgal ordusu, Kuzey El-Ağvar`da 20 Filistinli aileye askeri tatbikat yapılacağı iddiasıyla bölgedeki ahır ve ağıllarını başka yerlere taşımaları için tebligat yaptı. Bölgeyi kuşatan işgal askerleri, 20 Filistinli aileye bölgeyi terk etmeleri için talimat verip tahliye işlemi için de 9 saat süre tanıdılar. Buna benzer örnekler sürekli artarak devam ediyor.
Gelinen noktada, Filistinlilere hayal kırıklığı ve hüsran dışında hiçbir yansıması olmayan müzakerelerin Filistin davasının geleceği için hiçbir anlam ifade etmediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Filistin davasının temel sorunları yok sayılarak varılan hiçbir anlaşmanın değeri yoktur. Küçük kazanımlar uğruna hayati hususları göz ardı etmek ise Filistin davasına ve İslam ümmetine hakarettir, ihanettir.
Yine bilinmesi gerekir ki, atılacak her adımda İslam ümmetinin bu topraklar üzerindeki hakları ve vatanlarından koparılan milyonarca Filistinli mültecinin varlığı göz önünde bulundurulmalıdır.