Gazze’deki çocuklar iliklerine kadar üşürken, bizim yüreklerimiz de üşüyor mu?
Gazze’de soykırım ve insanlık suçları her geçen gün daha vahim bir noktaya ulaşmaktadır. Ama maalesef Gazze adeta unutuldu. Lübnan’da yaşanan savaş ve devamında ilan edilen sözde ateşkes, Gazze meselesini ikinci plana itti. Özellikle son zamanlarda Suriye’de tırmanan çatışmalar, Gazze meselesini iyice gündemden düşürdü. Gazze’deki soykırım ve vahşet, artık aklın alamadığı boyutlara varmıştır. Şartlar, artık kelimelerle ifade edilemeyecek kadar ağırlaşmıştır. Hatta bazı gözlemciler buradaki durumu anlatacak kelime bulamadıkları için “kıyamete” benzetmişlerdir. Evet, gerçekten mazlumların dünyasında mazlumların başına kıyamet kopmaktadır.
Siyonistler, Lübnan’daki ateşkes ve Suriye’deki karışıklıktan da istifade ederek, Gazze üzerindeki meşum planlarını uygulamaya koymaya çalışmaktadır.
Şu an Gazze’yi bölüp oluşturdukları koridoru genişletmeye çalışacaklardır. Gazze’nin kuzeyinde kalanlar; bomba, hastalık, açlık ve soğuktan ölme seçeneklerine mahkûm edilmeye çalışılmaktadır. Buradaki insanların bir kısmı tahliye edilecek, geriye kalanlar ise savaşçı olarak kabul edilip büyük bir kıyım başlatılabilir. Yani tehlike çok büyüktür. Yüz binlerce mazlum; açlık, soğukluk ve hastalıkla boğuşurken, tarihin en büyük soykırımlarından birisine maruz kalabilir. İşte Siyonistler bunun hazırlıklarını yapmaktadır. Özellikle Suriye’de sahadaki gelişmelere göre bu plan hızlandırılabilir. Ortadoğu’daki devletlerin dikkat, güç ve enerjileri başka tarafa yoğunlaşmış iken, Siyonist plan çok daha hızlı bir şekilde devreye sokulabilir.
Lübnan lojistik hatlarının kesilmesi veya önemli hasarlar alması durumunda Lübnan’a saldırılar daha şiddetli bir şekilde başlayabilir.
Soğukların bastırdığı, açlık ve hastalığın teslim aldığı Gazzeli mazlumların, Aziz ve Celil olan Allah’tan başkaca yardımcıları kalmamıştır. Özellikle Gazze’nin kuzey kesimindeki dramı tarif edecek kelime bulamıyoruz. On binlerce mazlum, İslam Ümmeti’nin bir gün geleceği ve onlara el uzatacağı umuduyla kara toprağa düştüler. Şimdi de geride kalanlar, yüreğini dünya sevgisi ve ölüm korkusu teslim almış Müslümanların yardım ve imdat elini bekliyorlar. Gazze’deki imtihanı kaybeden İslam Ümmeti’nin ne denli zayıf olduğu ortaya çıkmıştır. Bu zayıflığı gören küresel şer güçler, artık sadece Filistin konusunda değil, diğer bütün halkların aleyhinde adım atma hususunda tereddüt etmeyecektir. Bugün ortaya bir iradenin konulmamış olması, ileride herkesin kapısını çalan bir felaket olarak geri dönecektir. Aziz ve Celil olan Allah ile mazlumlar arasında perde yoktur. Bugün mazlumların adeta cehennemi yaşamasına seyirci kalanlar, yarın korktukları ve endişe etikleri ile imtihan olabilir. Mazlumların imdadına yetişmemize engel olan her ne varsa, herkes onunla imtihan olmayı beklesin. Bugün başkalarının acılarına seyirci kalanlar, yarın aynı imtihanı yaşadıkları zaman; ne kendilerine uzanacak bir yardım eli ne de kendileri için gözyaşı dökecek kimse bulamayacaktır.
Günümüz insanlarının kıyamete kadara lanet ile anılmasına sebep olacak bir kıyım yaşanmadan ve Gazze’nin kuzeyinde yüz binlerce mazlum kara toprağa düşmeden, son fırsat değerlendirilmeli ve mazlumun eli tutulmalıdır. Mazlumun gözyaşı silinmelidir. Tüm özgür dünya, mezkûr meşum Siyonist plan karşısında durmalıdır. Ateşkes ilan edilmeli, insani yardım koridoru açılmalı ve barış gücü asker göderilmelidir.