Gazze’deki durumu anlatmaya çalışan gazeteciler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, yabancı misyon şefleri ve bizatihi Gazzeliler; buradaki durumu anlatacak kelime bulamıyorlar. Bizim gibi dışarıdan olayları gözlemleyenler bile bu durumu anlatacak kelime bulamıyor. Gazze’deki durumu ancak kıyamete benzetebiliyorlar. Bizler, sadece dışarıya akseden görüntüleri bile seyretmeye tahammül etmez iken, oradakiler ise bu kıyamet sahnelerini bir yıldan fazla bir zamandır bizatihi yaşamaktadır. İnsanlığın gözü önünde ve canlı yayında bir halk canice yok edilmektedir. İnsanlık, bu katliamı durdurmak yerine, herhalde Gazze’de insanlar tamamen bitince bu sorunun kendiliğinden hal olacağını beklemektedir. Özellikle Gazze’nin kuzeyinde her gün ayrı bir acı, ayrı bir soykırım yaşanmaktadır. Sadece kınamalar ve lanetlemeler, insanlık tarihinin en vahşi kavmi olan Siyonistleri durdurmaya yetmemektedir. İnsanlık ve özellikle de İslam devletlerinin liderleri kınama yarışına girmeyedursun; Siyonistler bu kınama ve lanetlemelere kulaklarını tamamen tıkamışlar ve bu açıklamalara bir sinek vızıltısı muamelesi yapmaktadır.
Sürekli söylediğimiz bir söz vardır; Siyonistlerin anladığı tek dil silah ve savaştır. Artık bu sahada bin tane kınama, bir tane mermi kadar etkili olmamaktadır. Medeni yöntemler medenilere karşı kullanılırken; vahşilere karşı ise onların anlayacakları dilden konuşmak lazımdır.
Bu bağlamda olmak üzere; öncelikle acil ateşkes sağlanmalı, barış gücü konuşlandırılmalı ve bu barış gücünün denetiminde buradaki insani potansiyele yetecek kadar insani yardım sağlayacak insani yardım koridoru açılmalıdır.
Dünya liderleri kısa vadeli ve orta vadeli bir müdahale planı açıklamalıdır. Müslüman liderler, bu oluşumun başını çekmelidir.
Artık bu duyarsızlığı tarif edecek bir kelime bulamıyoruz.
Gazze’de katledilen insanların büyük bir kısmını çocuklar oluşturmaktadır. Aslında bu çocuklar, asrımızda ölen insanlığın fotoğrafının ta kendisidir. Kadınlarımız ve çocuklarımız, asrımızın firavunları tarafından boğazlanmakta ve kutsallarımıza el uzatılmaktadır. Camilerimiz, zevk olsun diye yıkılmakta ve kutsal kitabımıza dile getiremediğimiz saygısızlıklar ve hakaretler yapılmaktadır. “Bizi, biz yapan” ve uğruna yaşadığımızı iddia ettiğimiz bütün değerlerimiz ayaklar altına alınmaktadır. Aşılmadık hiçbir çizgi kalmamıştır.
Bu gün ayağa kalkmayan bir ümmet, yarın Mescidi Aksa’nın yıkılma teşebbüsü olduğu zaman yine kınamalarla yetinip ölü taklidi yapacaktır. Ufukta görünen felaketlerden birisi de budur.
Artık Siyonistler ve emperyalistler İslam ümmetinin ve insanlığın gerçek sıkletini gördüler. Bundan sonraki adımlarında İslam Ümmetini neredeyse hiç dikkate almayacaklardır. Kendi plan ve programlarını uygularken, işgal hareketlerine girişirken, İslam ümmetinin ne düşündüğüne ehemmiyet vermeyeceklerdir.
Bugün seyirci olarak kalmayı ve ölü taklidi yapmayı tercih edenler, yarın aynı akıbeti yaşadıklarında, ne ağlayanları olacak ne de kimse yardımlarına koşacaktır.
Siyonistlerden ve zalimlerden merhamet ve ilke sahibi olmayı bekleyenler, siyonistlerin vahşeti ile karşılaşacaklardır.
Biz; bugün yiğitçe ayağa kalkan, mazlumlara sahip çıkan ve bu uğurda ağır bedel ödeyenleri de; sadece eşek arısı gibi vızıldayıp da hiçbir şey yapmayanları da asla unutmayacağız.
Biz, arkasında icraat olmayan sözleri unuturuz ama sözlerinin eri toplulukları ve kahramanları asla unutmayacağız.