Katil ile kurbanın bir tutulması, tam bir akıl tutulmasıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin istediği cezanın anlamı tam da buna tekabül etmektedir. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere, neredeyse 50 bin civarında masum insanın soykırıma tabi tutulması, mahkemede mahkûm edilirken; öte yandan işgalci Siyonistlere karşı insanlarını, topraklarını ve vatanlarını savunan Filistin direnişinin bazı önderleri için de tutuklama istenmiştir. İki taraf aynı kefeye konulmaktadır. Bu konuda başta Müslümanlar ve Filistin direnişi olmak üzere, gönlü adaletten yana olan herkes çok dikkatli olmak zorundadır. Zira biz bu filmi daha evvel seyrettik ve hala bu nitelikteki bir kararın sonuçları ile yüzleşmekteyiz. Bu gün Filistin’de yaşanan işgal, zulüm, katliam ve soykırım; bu keyfiyetteki bir kararın sonucudur. Küresel şer güçler, bu kararı Filistin direnişi ve halkı aleyhine uygulamaya koymaya çalışırken; israil aleyhine bu karar uygulanmayacak/uygulanamayacaktır. Uluslararası hukuka hiçbir zaman uymayan terör çetesi israil, bu karara da uymayacaktır. Terör çetesinin elebaşları, ABD önderliğindeki küresel şer güçleri koalisyonu tarafından himaye edilecektir. 1948 yılında alınan BM kararına göre Filistin topraklarında, israil ve Filistin devletlerinin kurulması öngörülürken; bir israil terör devleti kurulduğu halde, hiçbir zaman bir Filistin devleti kurulmadı. Ve o günden bu yana Filistinlilerin yaşamış olduğu acı, soykırım ve zulmün temelinde işte bu karar vardı. Tarihin bir daha tekerrür etmemesi adına; özgür dünya, HAMAS liderleri için çıkarılan tutuklama kararının kaldırılması için ayağa kalkmalı ve bu Ali-Cengiz oyununu boşa çıkarmalıdır. Filistin’de işlenen cinayet ve soykırımlar karşısında dünya halkları genel anlamda iyi bir sınav verdiği ve intifadaya sahip çıktıkları halde; genel anlamda devletler ve uluslararası kuruluşlar iyi bir sınav verememiştir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu bu karar, bir yönü ile ileride süreci kendi kontrolleri altına alma ve Filistin’de HAMAS’ın denklem dışına itildiği bir yeni sürecin zeminini hazırlamaktır.
Bu kadar büyük bedellerin ödendiği bir sürecin kontrolden çıkmaması için büyük bir çaba ortaya konulmalıdır. Gazze harap olduktan ve bu kadar insan şehit olduktan sonra; Direniş Güçlerinin sahada ortaya koyduğu kahramanlık destanı, masa başı entrikaların kurbanı olmamalıdır.
Küresel şer güçler; bir süreç başladığında ya baştan beri o sürecin mimarı olurlar ya da kendi kontrollerinde olmayan bir süreç başladığında, türlü entrikalar ile bu süreci kontrol altına almaya çalışırlar. İşte tam da böyle bir senaryo ile karşı karşıyayız.
Özellikle de HAMAS’ın siyasi lideri İsmail Heniyye hakkında tutuklamanın söz konusu edilmesi; genel teamüller açısından da son derece düşündürücüdür.
Neticede; direniş ile terör örgütü israil bu karar ile aynı derecede suçlanmış olmaktadır.
Bu kararın düzeltilmesi ve küresel şer güçlerin yeni bir 1948 senaryosunun akamete uğratılması adına, tüm insanlık sorumluluk alıp bu vahim kararın düzeltilmesi adına çaba göstermelidir.