Gazze, bir yönü küresel şer güçlerin laboratuvar alanıdır. Burada birçok silah ve yöntemin test edilmesinin yanı sıra; olası vahşet senaryoları karşısında insanlığın tepkisinin en uç sınırları tespit edilmektedir. Sahada yapılan bu tespitler çerçevesinde; yeni bir yol haritası ortaya konulacak ve şeytani güçlerin şer stratejileri ete kemiğe bürünecektir. İslami Direniş karşısında büyük bir hezimet yaşayan Siyonistler ve müttefikleri, bu yenilginin acısını masum sivillerden çıkarmaya çalışmaktadır. İnsanlık tarihinin en büyük soykırımlarından birisi ile karşı karşıyayız. Vahşette herhangi bir sınır tanınmıyor. Akla gelen bütün canavarlıklar işlenmektedir. Bir türlü hedeflerine ulaşamayan ve büyük bir hezimet yaşayan Siyonistler, destekçileri ve lobileri vasıtasıyla dünya kamuoyunu yeni bir senaryoya hazırlamaya çalışmaktadır. Şimdilerde Gazze’ye karşı atom bombası kullanılması yavaş yavaş dillendirilmektedir. Bu kulisler gittikçe artacak ve insanlık bu senaryoya alıştırılmaya çalışılacaktır. Önce bazı Siyonist yetkililer ve şimdi de bir ABD’li senatör Gazze’ye karşı nükleer silah kullanılmasını bir hak olarak görmekte ve hararet ile savunmaktadır.
En son Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılan ve insanlığa büyük bir felaketin kapısını aralayan bu vahşet eyleminin olumsuz etkileri hala silinebilmiş değildir. Gazze için böyle bir senaryonun dillendirilmesinin iki sebebi vardır. Gazze direnişini teslim almak. Gazze direnişi teslim alınamaz ise böyle bir seçeneğe başvurulması durumunda özgür dünyanın tepkisinin ne olacağıdır. Şunu ifade edelim ki; böyle bir durumda başta Ortadoğu olmak üzere hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve insanlık tarihinde korkunç bir kırılma yaşanacaktır. İnsanlığın sonunu hazırlayan sürecin startı verilmiş olacaktır. Başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm insanlık bu vahşi eylemin sonuçlarından etkilenecektir.
Bu sonuçtan cesaret alan küresel şer güçler, dünya üzerinde kendilerine tabi olmayan halkları ortadan kaldırmak için bu silaha başvurmaktan çekinmeyeceklerdir. Dolayısıyla bu konu; sadece Gazze’nin değil, tüm insanlığın konusudur. Burada sadece Gazze değil, tüm insanlık tehdit edilmektedir. Mesele bu denli vahimdir. O halde tüm insanlığa yönelik bu felaket senaryosu karşısında aklı başında olan herkes yüksek perdeden tepki göstermelidir. Öyle bir tepki ortaya konulmalıdır ki, bir daha hiç kimse insanlığı tehdit eden böyle bir dili kullanmaya cesaret edemesin. Bugün insanlığın bu konuda göstereceği tepki, aslında kendi geleceği ile alakalıdır. Böyle bir deneme yapabilirlerse, bundan sonra direnç gösteren herkes Siyonizm’in dünya efendiliğinin kölesi olması için ya tehdit dili ile yola getirilir ya da yok edilir.
Bu vesile ile tüm insanlığın aynı gemide olduğunu ve bu gemide delik açanların tüm insanlığı felakete sürükleyeceği gerçeğini bir kez daha hatırlatmakta fayda vardır.
İnsanlık ailesinde, bu denli potansiyel tehdit oluşturan Siyonizm’e yer yoktur. Şüphesiz ki Siyonizm’in olmadığı bir dünya barışa daha yakın ve daha yaşanılabilir bir dünyadır.