İslam Ümmeti`ndeki kanlı çatışmaların ve siyasi hesapların bedelini, yine mazlum Müslümanlar ödüyor. Müslümanlar biribirlerinin kanını dökerken, Batılıların hiç acelesi yok. Bu fitne ateşinde Müslüman toplumun dokusunun daha fazla tahrip olması ve İslam topluluklarının bir arada yaşama ve kucaklaşma iradelerinin ortadan kaldırılması için ellerinden gelen gayreti ve çabayı sarf ediyorlar.
İslam ümmetinin ümmet olamayışının bedelini, yine kadın ve çocuklar kanları ile ödüyor.
Özellikle Suriye`de aklı selimin devre dışı kalması, tüm hesap ve hamlelerin ilkeler üzerinden değil de, stratejik hesaplar üzerinden yapılması ve hayasızca bunun dile getirilmesi (Özrü kabahatinden büyük misali), İslam ümmeti için tam bir faciaya dönüşmüş durumdadır. Zalim Baas rejimini destekleyenlerin gerekçeleri evlere şenlik kabilinden. Öldürülen yüz bine varan mazlumun kanı savaşın tozu dumanı arasında bir virgül olarak bile görülmüyor.
Müslümanlar arasındaki ihtilaflarda Müslümanların inandırıcı bir şer`i delile dayanmamaları, her tarafın kalkış noktalarını stratejik hesaplarla açıklamaya çalışması başlı başına bir garabettir. Yine İslam adına, İslam savaş hukukunun hiçbir yerine oturtulamayan hareketler ve ölçüsüzlükler, bunların İslam adına yapılması, bu faciayı daha da artırıyor. Ön cephedekilerin durumu bu iken, diğer Müslümanlar da bir futbol takımı taraftarının fanatikliği ile desteklediği taraf ne yaparsa yapsın, gözü kapalı destek vermektedir. Bu öyle bir fitneye dönüşmüş ki, bu ateş tüm İslam ümmetini sarmış durumda.
Tüm Ümmet buraya odaklanmışken de Haçlıların cinayetleri, Siyonistlerin cinayet ve işgalleri devam ediyor. Arakan`da Müslüman kanı akmaya devam ediyor. Müslümanlar asrın soykırımına tabi tutuluyor. İslam Âlemi`nin gözü önünde bütün bunlar olup biterken, biribirlerini boğazlama noktasında dini referanslara başvurup biribirlerinin kanını mübah sayanlar nedense sahada yok.
O hoyratça verilen fetvalar nedense verilmiyor. Oysa Arakan`da asrın soykırımı yaşanıyor. Buradaki Müslümanlara dönük saldırılar, artık başka bölgelere de sıçramış vaziyette. Yine camiler yakıldı, işyerleri kundaklandı; Müslümanların canına ve namusuna kast edildi.
Nepal`de İslam topluluğunun önde gelen liderlerinden birisi katledildi. Burada sessizce Müslümanlara dönük korkunç bir baskı yapılıyor. Gözlerden ırak Müslümanların canına kastediliyor. Patani`de, Srilanka`da da durum bundan farklı değil.
Afganistan ve Pakistan`da insanlar çoluk çocuk demeden katledilmeye devam ediliyor.
İslam toplumunun önde gelenleri bu saldırılarla şehit ediliyor. Birçok açıdan karşı durulması gereken bu saldırılar, maalesef gündeme bile gelmiyor.
Bahreyn`de, Yemen`de Müslümanlara baskı devam ediyor. Irak`ta, Müslüman kanı oluk oluk akıyor. Irak`ta, Amerika`nın fiili işgalinin olduğu zamandan daha fazla idam olayları yaşanıyor.
Zindanlarda işkence ve tecavüzler hâlâ devam ediyor. Somali`de yaşanan işgal ve dram devam ediyor. Mali`de, Fransızlar gözlerden uzak katliam ve talanlarına devam ediyor.
Filistin sorunu bu toz duman arasında kaybolmuş durumda. Bir yandan Mescid-i Aksa ve Kudüs`ün Yahudileştirilmesi çalışmaları devam ederken, diğer taraftan Müslüman kanı akmaya devam ediyor.
Filistin davasının devasa sorunları çözülmeyi bekliyor. İslam Ümmeti`nin ortak davası olan Filistin davası, Müslümanların elleri arasında kayıp gidiyor.
Her gün Filistin`de mazlum Müslümanların evleri başlarına yıkıyor ve topraklarından çıkarılıyorlar. Yeni Yahudi yerleşim yerlerinin inşası durmadan devam ediyor.
Müslümanların tüm sorunları, maalesef toz duman arasında kayboluyor. Stratejik hesapların, siyasi çıkarların kurbanı, yine mazlum Müslümanlar oluyor.
Tüm ümmetin sorumluluğunda olan davalar, bugün ilgisizlikten kaybedilme noktasına gelmiş.
Bu toz duman arasında Müslümanlara sorumluluklarını hatırlatanlar çıkınca da, bu tefrika ve fitne değirmenine su taşımadıkları için çeşitli şekillerde suçlanmaktadırlar. Herhalde bazılarının beklentisi, ümmet içerisinde herkesin bu ateşe odun atmasıdır.
Gözleri kan, kin ve hırs bürümüş olan Müslümanlar bir an evvel bu fitne hipnozundan sıyrılmalıdırlar. Küresel güçlerin İslam Ümmeti üzerindeki oyunlarını hatırlayıp bir an evvel nas kültürü ile yoğrulmuş bir zeminde buluşabilmelidirler.
Aksi takdirde tarihte olduğu gibi bugün de kaybeden Müslümanlar olacaktır.
İlkel kabileler ve aşiretler bile, karşılarına ortak düşmanları olduğu zaman, kendi aralarındaki anlaşmazlıklara ve savaşa son verip ortak düşmana yöneliyorlar.
Tüm Müslümanlar bu fitnenin ateşten bir vebal olduğu bilinci ile hareket etmelidirler.
Kaybettiğimiz davaların, namusların, canların ve kaynaklarımızın hesabını kimse veremez. Ümmet içerisinde yetki ve selahiyet sahibi olanlar, Makyavelist mantığı bir an evvel lügatlerinden çıkarmalıdırlar. Yarın ruz-i mahşerde, ind-i İlahi`de “stratejik çıkar” diye bir mazeretin geçer akçe olmadığını hatırlatırız. Teraziye konulacak olursa, bir damla mazlum kanı, tüm stratejik hesaplardan daha evladır.
İslam Ümmeti içerisinde sağduyunun hâkim olması temennisiyle…