Bu günkü yazımızda; birkaç konuya kısaca değinmek ve bu konulara dikkat çekmek istiyoruz.

1-Geçenlerde zengin bir işadamının torunu, iddialara göre intihar etti. Daha 15 yaşında olan gencecik bir çocuğun garip bir şekilde intihar etmesi, ibret verici bir olaydır. Her isteği yerine getirilen ve babası da çok zengin olan bir çocuğun intihar etmesi; bir gerçeği, bir kez daha bize hatırlattı. Çocuklarımızı madden yetiştirdiğimiz ve ihtiyaçlarını giderdiğimiz gibi, manevi ve fikri dünyalarına da eğilmeliyiz. Bu yaştaki gençlerin aslında belki de en fazla ihtiyaç duydukları hususlardan birisi de manevi açlık ve mutluluğu bulma arayışıdır. Önce maddede aranan mutluluk hasıl olmayınca, bu defa başka arayışlar başlamaktadır. Bütün maddi hazlar tadıldığı halde mutluluk ve tatmin iklimine ulaşamayan bir kalp ve ruh, bu sefer başka adreslerin kapısını çalar. İşte burada oluşabilecek bir boşluk, gençliğin felaketi olmaktadır. Neticeleri de maalesef herkesi üzmektedir. Gençlerimizin maddi ihtiyaçlarını giderirken maneviyatlarını kesinlikle ihmal etmeyelim.

2-Türkiye’de ekonomi adeta vergi temellerine oturtulmuş. Bu hem vatandaş açısından büyük bir külfet oluşturup sosyal adaletsizliğe sebebiyet vermekte, hem de her geçen gün Türkiye ekonomisini kara bir deliğe doğru sürüklemektedir. Bu yol, yol değildir; sosyal adalet hiç değildir. Özellikle akaryakıttan ve arabalardan alınan vergilerin; akıl ve adalet ile izah edilebilir bir tarafı yoktur. Vatandaş, her bir araba aldığında, icbaren ve “Deli Dumrul dayatması” ile devlete de bir araba hediye etmektedir. Akaryakıttan alınan verginin ise hiçbir makul izahı yoktur. Tüketilen akaryakıtın büyük bir kısmı vergidir. Artık ülke ekonomisinin; vergi ekonomisinden, üretim ekonomisi stratejisine kaydırılması için yol haritası belirlenmeli ve peyderpey bir geçiş yapılmalıdır.

3-Dünya ve Türkiye ekonomisi olağanüstü bir dönem yaşamaktadır. Hissedilen gerçek enflasyon ve resmi enflasyon rakamları gündemi en fazla işgal eden konular arasında yer almaktadır. Asgari ücret ve ücret artırımında bu olağanüstü durum dikkate alınmaya çalışıldı. Bu olağanüstü duruma istinaden yaşanan ücret artışları, vergi dilimindeki adaletsizlikten dolayı çalışanların cebine istenilen şekilde yansımadı. “Kümesteki yolunacak kazlar” gözü ile bakılan kamu çalışanlarının maaşları üzerinde Demokles’in kılıcı gibi duran vergi dilimlerinde herhangi bir güncelleme yapılmadı. Ne vergi matrahında ne de vergi dilimlerinde herhangi bir düzenleme yapılmadığı için ücretlerde yapılan zamlar mağduriyet gidermenin çok uzağında kalmaktadır.

Bu vesile ile tekrar hatırlatalım. Vergiler, adil bir rakama getirilmeli ve mümkünse sabitlenmelidir. Yaşadığımız olağanüstü koşulların hesap kitabını dikkate aldığımızda vergi matrahı en az iki katı olacak şekilde güncellenmelidir. Ayrıca vergi dilimi ve matrah eşleştirmesi de adil bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

4-Şu an Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi de zincir market terörüdür. Seçim için türlü türlü atılım ve manevralar yapan hükümet; bilsin ki, hem vatandaş hem de kendisi için en büyük tehlikelerden birisi zincir marketlerdir. Seçimleri kazanmak için başka stratejilere yönelmek yerine evvela, halkın “beşli çete” olarak adlandırdığı market zincirlerini hizaya getirmesi gerekir. ‘Artık bu mesele, bir milli güvenlik meselesi olmuştur’ demek abartılı bir yaklaşım olmaz. Siyasetin zemininin kaydığı ve çivisinin çıktığı bir ortamda, seçimlerin sonucunu belirleyecek en önemli etken mutfaktaki tenceredir. “Tencere kaynamıyorsa, çanlar çalıyor” demektir. Marketler zincirinin yola gelmesi için; kayyım atama, fahiş satılan mallara el konup maliyetinden satılması, çok ağır para cezaları, hapis cezası, ürün kısıtı, şube kısıtı, zaman kısıtı, pozitif ayrımcılığa sahip ulusal bakkal ağı dahil olmak üzere her türlü tedbir alınmalıdır.

Ey hükümet, sizin şu an en büyük rakibiniz muhalefetin oluşturduğu altılı masa değil, halkın deyimi ile beşli çetedir. Muhalefet sizi iktidardan eder mi bilmem ama beşli çete sizi iktidardan eder, bizden söylemesi…