Geçenlerde Mahir Ünal, dil ve alfabe konusunda bir açıklamada bulundu. Daha doğrusu, bir hakikate işaret etti. Aslında bu görüş, Mahir Ünal’a ait değildi. Kendisi, daha evvelce bu hakikati dile getirenlerin görüşünü mealen dile getirmişti. Ama bu açıklamanın üzerine, zihinleri adeta zombileşmiş gerici ve yobaz yığınlar saldırıya geçtiler. Önceleri ses çıkarmayan kimi zevat, koparılan bu yaygara üzerine kendileri de bu çılgın ve acımasız sürece katılma ihtiyacı hissetti. Hatta ilk yaygaracı gerici yobazlardan daha fazla saldırıya geçtiler. Günün sonunda,  bir kelle almayı başardılar. Daha sonra da zaferlerini tepine tepine kutladılar. Tek kelime ile “sarı öküz” vakasının yeni bir kurbanının, kurban verilişini seyrettik. Çok yanlış bir duruş ortaya koyan iktidar, bu da yetmiyormuş gibi AKP tabanının hiç de haz etmediği Özlem Zengin’i getirip o koltuğa oturttular. Öyle garip bir ricat sürecinin sonunda Özlem Zengin’in o makama getirilmesi,  AKP tabanında büyük bir tepki ile karşılandı. Ama dinleyen kim?

Herhalde AKP harakiri yapmak istiyor. Her halükarda arkasında duran kitleyi küstürmek için  adeta elinden gelen her şeyi yapıyor. İstanbul Belediyesi, bu zihniyetin ürünü adımlardan dolayı kaybedilmedi mi? Demek birilerinin ders çıkarma gibi bir niyeti yok…

Beyler, bilmem farkında mısınız, böyle devam ederseniz sizin argümanlarınızı dile getirecek ve sizin için fedakârlık yapacak kimse kalmaz. Niye kalsın ki? İnsanları bozuk para gibi harcarsanız, insanlar size niye itibar etsin? Yobazlar, her gün yeni bir  kelle ve yeni bir kurban istiyorlar. Ye yaparsanız yapınız onları tatmin ve ikna edemezsiniz. Ya istikralı ve onurlu bir duruş ortaya koyun ya da bu işi bırakın. Son kelleyi almayıncaya ve kaledeki son taşı düşürmeyinceye kadar da durmayacakları konusunda emin olun. Yıllar önce, bu azgın taife ilk kelleyi, ilk kurbanı istediklerinde, “sarı öküz” vakasını anlatarak dik durma tavsiyesinde bulunduk. Maalesef korktuğumuz gibi oldu. İlk sarı öküz kurban edildiği günden beri kurbanların ardı arkası gelmedi. Ve her geçen gün daha fazla kurban istiyorlar. Bu aralar gözlerine Diyanet İşleri Başkanı’nı kestirmişler. Kellesini mutlaka almak istiyorlar. Öncü sırtlanlar harekete geçti bile…

Mahir Ünal’ın görevden alınması; bahaneci, azgın tayfayı durdurdu mu, size teşekkür mü ettiler? Hayır, daha fazla azdılar; bu meseleyi zafer kazanmış gibi kutladılar. Yeni kurbanlar için daha fazla motive oldular. Kan kokusunu almış köpek balığına döndüler.

Mahir Ünal, özür kabilinden açıklamalarda bulundu; hemen topukları üzerine geri döndü; ama ne fayda… Hem makamından oldu hem de alay konusu oldu. Özellikle Yılmaz Özdil’in bu konudaki tweeti tam ibretlik idi. Madem yaptığınız çok masum bir açıklamanın arkasında durmayacak idiyseniz, o açıklamayı niye yaptınız? Ya bir hiç yapmayın ya da bedeli ne olursa olsun geri adım atmayın… Sizin bu geri adım ve istifanız, sadece  kişisel bir mesele değildir. Zira kişisel bir konuyu dile getirmediniz. Ortada tüm toplumu ilgilendiren ve tabu haline getirilip topluma dayatılan bir yanlış var. Siz bu yanlışa karşı bir adım attınız; ama sonrası facia… Keşke atmasaydınız… Sonrasında kendi ekseniniz etrafında defalarca döndünüz…

Bir mahalleyi hatta gönlü hakikatten yana olan bir milletin umut ve cesaretini kırdınız… Tabii ki serdengeçtiler hariç…

Siz böyle devam edin, bakalım daha kaç kelle vereceksiniz? Kan kokusu almış köpek balıkları daha kaç kurban isteyecek?