Seçim atmosferinin yavaş yavaş hissedildiği bugünlerde, en fazla dikkatimizi çeken hususlardan birisi de anket şirketleri ve bu şirketlerin yayınlamış oldukları anketlerdir. Bu anket şirketleri ve ölçtüklerini iddia ettikleri hususlara bakıldığında, çoğu zaman kulaklarımıza ve zihnimize son derece yabancı gelen bir tablo ile karşılaşıyoruz. Fazla uzatmadan bu konudaki kanaatimizi ifade edelim:

Bu anketlerin kahir ekseriyeti, saha gerçeklerini yansıtmamaktadır ve masabaşı mühendislik oyunlarının bir tezahürüdür, ürünüdür. Hatta bazıları işi öyle bir sulandırmaktadırlar ki; akla ziyan açıklamalarda bulunuyorlar. Bu sonuçlara kargalar bile güler. Zaten şirket görünümlü bu teşekküllerin bir kısmının, saha ölçümü yapabilecek yetenek ve kabiliyeti, bu iş için gereken personel ve yapılanması yoktur. Ama çoğu insanımız işin bu tarafını göz ardı ettikleri için, çarpıtılmış sonuçlarla karşılaşa karşılaşa, artık bu rakamları bilinçaltında kanıksar hale gelmektedir.

Birçok saçma sapan ve uçuk sonuçlar açıklayan anket şirketi görünümlü manipülasyon aktörleri, özellikle kararsız seçmeni ve ilk defa oy kullanacak olan gençleri etkilemeye çalışmakta ve ilk defa oy kullanacak gençlerin bilinçaltına atış yapmaktadır.

Yine bu odaklar; birçok kişinin, anket sonuçlarına şüphe ile baktığı ve bu şirketlerin partizanca bir tutum içinde olduklarını değerlendirdiklerinden hareketle, insanların daha fazla genel ortalamaya itibar ettiklerini bilmektedirler. Bu itibarla, genel ortalamayı da kendi lehlerinde etkileyerek burada da bir etki ve operasyon alanı inşa etmeye çalışmaktadırlar.

Anket şirketlerinin yanlı tutumları hemen göze çarpmaktadır. “Parayı veren düdüğü çalar”, mantığı ile parayı veren, hemen bir anket siparişi geçiyor. Elbette sonuç, sipariş sahibinin beklediği gibidir. Böyle bir ortamda, “para ve düdük” gibi bir imkânları veya öyle bir dertleri olan partilere karşı ise bir yok sayma politikası hâkimdir. Marko Paşa’ya rahmet okutacak bu şirketler, bazı partilerin iyi oy aldığı yerlerde bile yaptıklarını iddia ettikleri anketlerde bu partileri yok saymaktadır. Yani anket borsasında öncelikle var sayılmanız için, “bir çorba parası” ödemeniz gerekir. Özellikle bu konuda mağdur olan partilerin başında HÜDA PAR gelmektedir. Anket sonuçlarını açıklayan neredeyse şirketlerin veya şirket görünümlü  Ali Cengizlerin tamamı, HÜDA PAR’ı , “diğer” şıkkının içerisine sıkıştırmaktadır. Herhalde bugüne kadar bunun istisnası olarak, tek bir anket şirketinin HÜDA PAR’a yer verdiğini gördüm. Birilerini yok saymak kimseyi yüceltmez ama tarafsızlığına ve ciddiyetine gölge düşürür. Bu istisna anket şirketinin açıkladığı oy oranlarına bakıldığı zaman, HÜDA PAR’ın  geride bıraktığı partiler varlığı göze çarpmakta iken; diğer anket şirketleri, bu partilere yer verdiği halde HÜDA PAR’a  yer vermemektedir. Aldığı oy oranı ne olursa olsun vatandaşların iradesine saygılı olmak lazım. Eğer siyasal irade ölçümü yapıldığı iddia ediliyorsa, vatandaşların kendilerini ifade ettiği seçenekler de vatandaşa sunulmalı; istemediği tercihlerden birisini yapmaya zorlanmamalıdır.  Nitekim Türkiye siyasetinde de öyle bir denklem oluşturulmuş ki, vatandaşlar istemedikleri arasında seçim yapmak zorunda bırakılmaktadır. Özellikle bu konuda siyasi partilere yapılan hazine yardımı egemen siyasetin dizaynında önemli bir rol oynamaktadır. Hazine yardımı ve taksimatı başlı başına bir siyaset yozlaşma unsurudur. Ne demişti şair:

“Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

 Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.

İşte Türkiye siyasetinde bazı partilere yapılan, diğer partilerin mahrum edildiği siyasi parti yardımları tam da buna uymaktadır.

Buradan çağrımız; vatandaşlarımızın, masabaşında yapılan ve siyasal mühendislik eseri olan anket görünümlü asparagas çalışmaların etkisi altında kalmadan, araştırıp kendi özgür iradesi ile karar vermesidir.

Selam ve dua ile