Taliban ile ABD arasında Katar’ın başkenti Doha’da 29 Şubat 2020 tarihinde imzalanan anlaşmayla; yabancı güçlerin, 1 Mayıs'a kadar Afganistan’dan tamamen çekilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak Ocak ayında ABD’de görevi devralan Joe Biden yönetimi, süreci 11 Eylül 2021 tarihine kadar uzattıklarını duyurmuştu. ABD ve NATO, 20 yıldır asker bulundurduğu Afganistan'dan yavaş yavaş çekilmeye başladı. ABD ordusu, Hilmend ilindeki Camp Antonik isimli askeri üssünü tamamen terk etti. İşgal bayrağının gönderden indirilmesi, küresel şer güçlerin hezimetinin ve aynı zamanda gönlü özgürlük ve adaletten yana olan insanların zaferinin adeta tescili oldu.
- ve 2. Afgan direnişleri, süper güçler olarak lanse edilen küresel şer güçlerin, aslında kağıttan kaplan oluklarını anlatan birer destandır. Afgan direnişi, küresel şer güçlere karşı mazlumların başkaldırı ve zafer destanıdır. İman ve iradenin ete ve kemiğe bürünmüş halidir. Maddi denklemlerin, Allah’ın yardımı ile nasıl yerle yeksan edildiğinin kanıtıdır. Afganistan coğrafyası bir direniş mektebidir. Emperyalistlere karşı ilmek ilmek zaferlerin nasıl dokunduğunun adıdır. Yenilmez denilen güçler, tarihin çöplüğüne gömüldü.
İslam coğrafyasındaki işgal ve talanların son bulması ve ciğerlerimize saplanan pençelerin sökülüp atılma yöntemi, sahada bir kez daha deklare edildi. Tek yol, izzetli bir direniştir. Direniş dışındaki seçeneklerde izzet ve onurumuz ile beraber haklarımızı nice defa kaybettik. Ama ürkeklik, çekingenlik ve korku yüzünden; her defasında aynı seçenekleri deneyip hezimeti tattığımız halde yine aynı yöntemlerle farklı neticeler bekledik.
Afgan direnişi sadece İslam ümmeti için değil, aynı zamanda işgal altında olan tüm coğrafyalar için bir özgürlük manifestosudur.
Hem Rusya hem de Amerika’nın, müttefikleri ile beraber hezimeti yaşadığı belki de tek coğrafyadır Afganistan. Aslında Afganistan’a salt bir coğrafya olarak bakmamak lazımdır. Afganistan, bir direniş mektebinin adıdır, özgürlüğün tedris edildiği bir rahledir.
Yeryüzünün her yanını talan eden ABD, her tarafı üsleri ile bir ahtapot gibi sarmıştır. Özgür bir dünya için şer yuvası olan bu kolları koparmak gerekir. Ve işte tam da bu noktada emperyalistlerin anladığı tek dilin direniş dili olduğunu hatırlatmakta fayda vardır.
Uzun bir süredir ABD, Afganistan’da uğramış olduğu hezimeti, kanlı tarihine mağlubiyet olarak yazdırmadan, geri çekilmenin formüllerini arıyordu. Nihayet artık bu yükü taşıyamaz hale gelince, geri çekilmeye başladı. Afganistan’ın işgali, açıklanan rakamlara bakıldığında ABD ekonomisinde kara bir delik haline gelmişti. Evet, ABD bir İslam coğrafyasını adeta taş devrine çevirse de Afganistan’ın Başeğmez, serdengeçti evlatları adeta küllerinden doğmayı bildi. Dünyanın küresel şer güçleri bir araya gelip bir avuç mazlumu kanda boğmak istedi; ama o mazlum kanı, direnişin avuçlarında kızılca bir tufana dönüştü, firavunu boğan Kızıldeniz oldu.
Bütün olumsuz propagandalara ve şer cephesinin imkânlarına rağmen Afganistan kazandı, İslam ümmeti kazandı, insanlık kazandı. Afgan dağlarında yankılanan özgürlük türküleri, tüm insanlık için özgürlük umudu oldu. Susturulamayan özgürlük ve zafer türküleri, bir insanlık mirasına dönüştü. Biz, Afganistan evlatlarının onurlu duruşunu selamlıyoruz ve kazandıkları zaferin insanlığın ortak mirası olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Selam olsun zafer ve izzetin yolunun direniş ve cihatta olduğunu, üzerine ölü toprağı saçılmış İslam ümmete bir kez daha hatırlatanlara.
Hezimeti iliklerine kadar yaşayan ve bu mazlum coğrafyayı kana bulayan Büyük Şeytan, çekilirken çok büyük fitne tohumları ekerek gidecektir.
Bu fitne tohumlarını da kurutarak direnişin kazanımı perçinlenmeli, basiretli bir politika güdülmelidir. Bu mazlum coğrafya yeni bir yıkım sürecine sokulmamalıdır.