ABD yönetimi, Filistin davasındaki düşmanca adımlarına her geçen gün bir yenisini eklemektedir. Trump dönemi ile beraber yeni bir safhaya geçen ABD, eskiden dolaylı olarak yaptıklarını, alenen ve herkesin gözleri önünde yapmaya başladı. ABD, İslam ülkelerinin ve özgür dünyanın Filistin konusundaki tavırlarından da cesaret alarak, Ortadoğu politikasını bir bütün olarak israil`e endekslemenin yanı sıra, adeta ikinci bir israil olarak hareket etmeyi tercih etmiştir. Saflar açıkça belli edilmiş ve siyonizmin yanında Filistinlilere dönük bir savaş başlatılmıştır. ABD, sahada her geçen gün ezber bozan hamleler yapmaya devam etmektedir.

ABD yönetimi, en son,  Filistin Kurtuluş Örgütü Washington Temsilcisi Husam Zomlot ve ailesinin oturum iznini iptal etti ve FKÖ`nün banka hesaplarını kapattı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Üyesi Ahmed Mecdelani; ABD yönetiminin, FKÖ Washington Temsilcisi Husam Zomlot ile ailesinin oturum iznini iptal ettiğini ve örgütün banka hesaplarını kapattığını belirtti. ABD`nin bu adımını kınayan Mecdelani, söz konusu kararın insancıl ve diplomatik örfe uygun olmadığını, barbarca olduğunu ifade etti.

FKÖ Yürütme Kurulu Üyesi Vasıl Ebu Yusuf da bu adımın Yüzyılın Anlaşması planını reddeden Filistin yönetimine karşı açılan kapsamlı savaşın bir parçası olduğunu dile getirdi. Ebu Yusuf, tüm bunların Filistin halkının ve yönetiminin iradesini kıramayacağını vurguladı.

Bu arada, New York Times (NYT) gazetesine konuşan Trump`ın Yahudi damadı Jared Kushner, Filistin yönetimine yönelik ‘cezai` adımların israil ve Filistin arasındaki barış şansına zarar vermeyeceğini öne sürdü. Kushner, “Filistinliler gerçek olmayan hayallere inanan, beyni yıkanmış halka dönüştü” ifadesini kullandı.

Kudüs`ü israil`in başkenti olarak tanıyan Trump yönetimi daha sonra ABD`nin Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu`na (UNRWA) yardımına son vermiş, son olarak da Filistin Kurtuluş Örgütü`nün (FKÖ) Washington`daki temsilciliğini kapatma kararı almıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2017`de başkanlık koltuğuna oturduktan hemen sonra israil-Filistin meselesini, israil lehine sonlandırmayı adeta siyasi programının merkezine oturttu. Sorunun çözümü için önce Yahudilerden oluşan yakın bir ekip kuran Trump, tarihte hiç olmadığı kadar israil lehine kararlar aldı. Bu adımları ile alenen düşmanlık yaptı. Trump, başta Kudüs`ü israil`in başkenti olarak tanımak olmak üzere, iki devletli çözümü rafa kaldırmak, İran ile nükleer anlaşmadan çekilmek ve FKÖ`nün Washington temsilciliğini kapatmak gibi bir dizi adımla adeta israil`in talep listesini uyguluyor.

Suudi Arabistan, BAE ve Mısır`ı ABD-israil ekseninin sadık müttefikleri haline getiren Trump, ilk yurt dışı gezisini de önce Suudi Arabistan, hemen ardından da israil`e düzenleyerek bu adı konulmayan fiili ittifakı ortaya koymuş oldu. 

ABD`nin izlediği yeni politika ile Filistin davası yeni bir aşamaya girmiştir. Özellikle Yahudi milli devletine dönük adımlar, artık kırılma noktasına geldiğimizi açıkça ifade etmektedir. “Asrın anlaşması” denilerek, Filistin davası öldürülmek istenmektedir. Yani bu anlaşma ile Filistin davası, israil lehine ebediyen sonlandırılmak istenmektedir. Filistin toprakları israil`e verilecek, israil işgali resmileştirilecek ve Filistinlilere sus payı olarak sembolik bir devlet kurdurulacaktır. Bu devlet de öyle şartlarda inşa edilecek ki, zamanla ayakları üzerinde duramayan bu devlet, sadece israil yörüngesinde hareket eden ve onun çıkarlarına hizmet eden adeta bir kuruma dönüşecektir. İş işten geçmeden önceki son dönemeçte olduğumuza inanıyorum. Bu dava ellerimiz arasından kaymadan evvel, ayağa kalkmalıyız. Kaybettiklerimizi yeniden geri almaya çalışmak yerine, mevcut haklarımızı da almalarına razı bir görüntü içerisindeyiz. Filistin davasını kaybeden ihanet asrının sakinleri olarak tarihe geçmek ve gelecek nesiller tarafından lanetlenmek istemiyorsak, bedeli ne olursa olsun bu kutsal dava için yüreğimizi ortaya koymalıyız.