Milli Yahudi devleti kanunu

Terör çetesi israilin Filistin topraklarındaki insan hakları ihlalleri, hukuksuzlukları ve zulümleri bütün şiddeti ile devam etmektedir. Özellikle siyonistlerin milli Yahudi devletine dönük girişimleri, tarihi bir gelişmedir. Yahudiler açısından son derece ciddi bir hamledir. Bu hamlenin mağdurları, hem Batı Yaka ve Gazze'deki Filistinliler hem de israil olarak siyonistlerin tanımladıkları işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan 1 milyon civarındaki Arap'tır. Siyonistler, işgal konusunda tarihi bir hamle yaptıkları halde İslam ümmetinin buna herhangi bir karşılığı olmamıştır. Zamanında gereken pozisyon alınmaz ise bu adımın ciddi sonuçları olacaktır. Terör çetesi, açıkça safları ve hudutları belli ettiği halde, İslam ümmetinin sessiz kalması, terör devletini daha da cüretkâr kılacaktır.

Bu adımı başka adımlar takip edecektir. Şunu kabul etmek gerekir ki, Filistin cephesinde siyonistler daima bizden birkaç adım öndedir. İslam ümmetini bu kutlu davada önde olması gerekirken, terör devleti israilin adımlarına mukabil, gereken duruşu ortaya koyamamaktadır.

Gazze'de saldırılar, katliam ve tutuklamalar

Gazze'de katliamlar, tutuklamalar ve bombardıman devam etmektedir. Her gün, HAMAS hedeflerinin bombalanması bahanesi ile Filistin toprakları bombalanmaktadır. Bu bombardımanla Gazze yaşanmaz hale getirilmek istenmektedir. Bir açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze, bu bombardımanlar neticesinde harabe bir kente dönüştürülmek istenmektedir. Gazze cephesini çökertmeye çalışan israil, diğer yöntemlerin yanı sıra Filistinlilerin ellerindeki tüm kaynakları imha ederek Filistin direnişini teslim almak istemektedir. Aynı zamanda, yaşanmaz hale gelen Gaze'de bu olumsuzlukların müsebbibi olarak HAMAS gösterilerek, halkın HAMAS'a karşı ayaklanması amaçlanmaktadır.

Özellikle Gazze'deki işyerlerinin ve tarım alanlarının bombardıman edilmesi, hasat vaktine yakın tarım alanlarının yakılması bunu açıkça göstermektedir. Ambargonun son adımlarla beraber daha sıkı hale getirilmesi ve temel yaşam malzemelerinin Gazze'ye sokulmaması, Gazze'deki kaynakların ehemmiyetini daha da artırmaktadır.

Bu kaynaklar tükenmeden, Gazze teslim olmadan ve diz çökmeden, Gazze'ye el uzatacak cesur yüreklere, Muhammedi aşka sahip kurum ve şahıslara ihtiyaç vardır.

Gazze'de enerji darboğazı

Gazze'ye uygulanan ambargo neticesinde; Gazze'de enerji, özellikle de elektrik darboğazı her geçen gün daha kötü bir hale gelmektedir. Hastaneler ve sivil yaşam alanları bunun etkisini en acımasız hali ile yaşamaktadır. Bir an önce Gazze'nin elektrik ihtiyacı için harekete geçmek gerekmektedir. Bunun için acil bir eylem planına ihtiyaç bulunmaktadır. Başta Türkiye ve İran olmak üzere, İslam ümmetinin imkan sahibi devletlerinin ve kurumlarının seferber olmalarını beklemekteyiz.

Yurtdışındaki Filistinli bilim adamlarına suikast

Terör çetesi israilin katliam ve zulümleri Filistin sınırlarını aşmış bunmaktadır. Cezayir'de yaşayan Filistinli iki bilim adamı olan Süleyman Muhammed El-Ferra ve Muhammed Hamid El-Benna yaşadıkları binada ölü halde bulundular. Ölümler sonrası değerlendirmelerde bulunan Filistinli yerel kaynaklar, Süleyman Muhammed El-Ferra ve Muhammed Hamid El-Benna isimli iki bilim adamının ölümlerinin normal ölüm olmadığını ve her iki bilim adamının da suikast kurbanı olduğunu açıkladı. Filistinli kaynaklar, suikastların arkasında MOSSAD'ın olduğunu belirterek, daha önce de yurt dışında yaşayan Filistinli bilim adamlarının ölümlerine dikkat çekti. Hatırlanacağı üzere daha önce de Malezya'da yaşayan Filistinli bilim adamlarından Fadi el-Batş, düzenlenen bir suikast sonucu katledilmiş, bu olayla ilgili olarak açıklamalarda bulunan The New York Times gazetesi, istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde Fadi el-Batş'a yönelik suikast emrini bizzat MOSSAD Başkanı Yossi Cohen'in verdiğini açıklamıştı. Terör çetesi israil terör nitelikli sınır ötesi operasyonları kendisine bir hak olarak görmektedir. Uluslararası hukuk ihlali anlamına gelen bu terör eylemlerinin uluslararası ceza mahkemesine insanlık suçu kapsamında taşınması gerekir. Müslüman ülkeler, bu konuyu tüm uluslararası platformlarda işlemeli ve cürümlerin işlendiği ülkelerdeki diplomat kılıklı kravatlı israilli teröristler sınır dışı edilmelidir. Daha sonra diplomatik ilişkiler askıya alınmalıdır. Hatta tamamen kesilmeli ve israilin bir terör devleti olduğu ve teröristler ile diplomatik ilişkilerin kurulamayacağı deklare edilmelidir. Söz konusu ülke, bu insanlık suçunu BM'ye taşımalıdır. Çünkü bu tür suikastlar, meşru bir devletin egemenlik haklarını ayaklar altına alma anlamına gelmektedir.