Terör çetesi İsrail`in zulmüne ve devlet terörüne uğrayan bir akademisyen…
Suçu, Müslüman olması ve Filistin davasına gönül vermiş olması…
Terör çetesi israilin 15 Ocak'tan beri askeri cezaevinde tuttuğu ve nihayet serbest bırakılan, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemil Tekeli, gözaltında yaşadıklarını anlattı.
İstanbul'dan hukukçulardan oluşan bir heyetle Filistin'e gittiklerini belirten Tekeli, Filistin hâkim ve savcılarıyla beraber atölye çalışmaları yaptıklarını söyledi. Çalışmanın ardından birkaç gün daha orada kaldıklarını ve Kudüs'te Mescid-i Aksa ve diğer yerleri ziyaret ettiklerini ifade eden Tekeli, dönüş yolunda, Telaviv'de uçağa binmek üzereyken gözaltına alındığını anlattı.
Bu akademisyenimizin anlattıklarını büyük bir üzüntü ile okuduk. İsrailin, İslam`a ve Müslümanlara olan nefretini bir kez daha gördük. Bu olay, bireysellikten öte, sembolik yönleri olan mühim bir olaydır.
Bu akademisyenimizin tutsak edilmesi hadisesinin bir yüzü siyonistlerin vahşetine ve barbarlığına bakarken, diğer yüzü ise bizim acziyetimize bakmaktadır. Bir ülkenin akademisyeninin sudan bahanelerle alıkonulması ve bunca eziyete uğraması, tüm Türkiye`ye yapılmış bir hakarettir. Siyonistlerin, Cemil Tekeli`nin şahsı ile bir problemleri yoktur. Onların problemi, başta Kudüs meselesindeki duruşu olmak üzere, halkımızın İslam ümmetini kucaklayan yaklaşımı iledir.
Bu olay, aynı zamanda Filistinli mazlum Müslümanların, terör çetesi israilin elinden neler çektiğini açıkça göstermektedir. Bu mazlum kardeşimizin anlattıkları, tüylerimizi diken diken etmekte ve terör çetesine karşı olan öfkemizi büyütmektedir. Arkasında büyük bir devlet olan bir akademisyen haydutça gözaltına alınıyorsa, İslam ümmetinin pek de sahiplenmediği mazlum Filistin halkının halini siz düşünün. Yaklaşık bir aylık bir süre esareti yaşayan birinin şahit olduğu vahşet ve dehşet bu ise; ömürlerini, Siyonist zindanlarında geçiren Filistinlilerin yaşadığı vahşeti siz düşünün. Herkesin bu röportajı okumasını tavsiye ederim. Okuyun ki, karşımızdaki düşmanın zulmünü ve kinini bir daha hatırlayın. Okuyun ki, küfrün bizleri ayrıt etmeden tek bir kefeye koyduğunu ve tüm Müslümanları ortak düşman olarak gördüğünü bir kez daha hatırlayın. Bu mazlum kardeşimizin şu sözleri herkes için bir nasihat olmalıdır:
"Anlatılamayacak şeyler yaptılar. Allah-u Teâla onları dünyada da ahirette de muvaffak etmesin. Müslümanlar olarak biz hala oyundayız. Herkes kendi cemaatini, grubunu kurtarmaya çalışıyor. Ama bu alçaklar, bizi tek bir millet ve tek bir ümmet olarak görüyor. Bizi asla sevmiyorlar. Allah, Müslümanlara tevhidi nasip etsin. Müslümanlara kendi rızasına uygun yaşamayı nasip etsin. Müslümanlardan dualarını istiyorum. Uyanık olalım, adamlar bizim batmamızı ve yok olmamızı istiyor. Devlet ve millet olarak Kudüs duruşumuzdan dolayı çok muzdaripler.”
Zamanında bu konuda gereğini yapmayan devlet, mutlaka bunun hesabını sormak durumundadır. Zira bir ülkenin akademisyenine sembolik nedenlerle yapılan bir saldırı ve gözaltı, o devletin bağımsızlığına ve şahsiyetine yapılan bir saldırıdır. Eğer bunun hesabı sorulmaz ise, Siyonistlerin bu eşkıyaca eylemleri devam edecektir. Bir devlet bu gibi durumlarda vatandaşının hak ve hukukunu gözetmek durumundadır.
Bu vaka, kamuoyunda iyi işlenmeli ve bu esaretin şahsında, Filistinli mazlumların yaşadıkları zulme özgür dünyanın dikkati çekilmelidir.
Bu vesile ile akademisyenimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.