Zaman zaman sorunlarımızdan bahsettiğimizde hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de her sorunumuzun çözümü, her sorumuzun cevabı olduğunu söyleriz. Öyle ki Allah Teâla En'am sûresi, 59 ayette; "Yaş ve kuru her şey Kitab-ı Mübin'de vardır" diye buyurulmaktadır.

Hal böyle olunca ayet beraberinde şu soruları da getirmektedir; Gerçekten her şey Kur’an'da var mıdır? Varsa nasıl vardır?

İmam bir gün camide vaazında bu konuyu işlemektedir…

Patavatsızın biri: “Siz Kur’an’da yaş-kuru her şeyin bulunduğunu söylüyorsunuz. Peki, Kur’an’da bir çuval undan kaç ekmek çıkacağı yazılı mıdır?” diye sorar.

İmam “Evet” der ve bir fırıncıyı çağırır. Fırıncıdan bir çuval undan kaç ekmek çıkacağını sorar. Fırıncı bir çuval undan 250 gramlık 240 ekmeğin çıkacağını söyler. Soruyu soran adam: “Ama ben sana sordum. Sen fırıncıya sordun” diye itiraz eder. İmam, Allah Teâla: “Eğer (bir konuyu) bilmiyorsanız zikir (ilim, irfan) ehline, bilene sorun (ki cevabını söylesinler. Böylece doğru ve doyurucu bilgiye ancak; konunun uzmanı olan kişilere sormakla ve okuyup araştırmakla erişilecektir). (Nahl: 43) diye buyurmaktadır.

Bizim patavatsız kel kafasını göstererek cins bir soru daha sorar: “Peki, madem ki Kur’an her şeyden bahseder benim kel kafamdan da bahseder mi?” İmam “Evet” der ve şu ayeti okur: “İyi arazinin, iyi toprağın bitkisi Allah’ın izniyle iyi çıkar. Kötü toprağın bitkisi ise çıkmaz. Çıksa da kötü çıkar” (A’raf 58) diyerek patavatsızı gülünç duruma düşürür.

Ülkemizde ekonomik bir sıkıntının olduğu aşikâr. Biz de: “Kur’an’ın ekonomik krizden nasıl çıkabileceğimize dair bir çözümü var mıdır?” diye ortaya bir soru soralım.

Yusuf Sûresi’ne baktığımızda ekonomik krizle ilgili bir durumla karşılaşıyoruz. Hz. Yusuf’un yaşadığı döneme baktığımızda 7 yıllık bir kıtlıkla, bir başka deyişle bir pahalılık dönemiyle veya güncel söylem ile enflasyonist bir durumla karşılaşıyoruz.

Duruma müdahale eden Hz. Yusuf: "Öyleyse beni memleketin hazinelerine (Hazine Bakanlığına) memur et, çünkü ben gerçekten (hazineyi ve serveti) iyi korurum, (ticareti, ekonomiyi) iyi bilirim" demişti. (Yusuf 55)

O dönemde Hz. Yusuf, korona döneminden çok daha zor ve dünyanın en büyük ekonomik buhranını bilgisi ve muhafazasıyla kontrol altına almıştı. 7 yılda ülkenin ekonomisini dönemin en güçlü ekonomisi haline getirmişti.

Ülkemizde 22 yıldır hazine olması gereken seviyeye gelememiş, getirilememiştir. Yusuf Sûresi’ne istinaden diyebiliriz ki, hazinenin başındakiler hazineyi koruyamamakta, ticareti ve ekonomiyi iyi bilememektedirler. Muhafaza eden ve işi bilen gibi iki sıfat, hazinenin başındakilerde bir araya gelmemiştir. Hazinenin başına geçenler güvenilir ve bilen insanlar olsaydı şimdi ekonomi otobanda yol almış olurdu.

An itibarıyla hazinemizin başında “Sigaraya vereceğin parayı faize yatır” diyen biri var. Ki sade vatandaş bile faizin üretmenin çalışmanın baş düşmanı olduğunu bilir. Yüksek faiz sebebiyle yan gelip yatan azımsanmayacak, fakirlerin başına bela olan, fakirin sırtına binen bir kitle var.

Yapısal reform, bütçe disiplini, maliye politikası, sıkı para politikası, kamuda tasarruf gibi kelimelerle fakirlerin kulağına üfürülmeye devam ediliyor.

Kamu imkânlarının nerelere gittiğini fakir fukara kimseye sormasa da kendine soruyor? Yoksa yol, su, elektrik olarak bize geri mi dönüyor?

Yol tamam da…

Ya diğerleri….

22 yılın sonunda milyonlarca asgari ücretli ve emekli yılbaşında babasından harçlık bekleyen çocuk modunda…

İktidar da çok yorgun, elini cebine atacak mecali kalmamış yaşlı modunda…

Gel de çık işin içinden!