Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de “Öyleyse tarttıklarınızı adâletle dosdoğru tartın ve hiçbir zaman ölçüyü eksik tutmayın” (Rahman, 9) diye buyurur.

Arapça bilen biri olarak bu ayeti şöyle de anlamak mümkündür, diyorum: “Her şeyi yerli yerine oturtun. Her şey olması gerektiği yerde olsun. Tabiatın ayarlarıyla oynamayın!”

Arabanızı tamirciye götürdüğünüzde arabanızın birçok aksamını açan usta işini bitirdikten sonra parçaları yerli yerine oturtmazsa arabanız bir süre sonra size sıkıntı çıkarır.

Bir cihazınızı tamirciye götürdüğünüzde, usta olması gereken adaptör yerine yanlış adaptör takarsa, dalgalı akım doğru akıma çevrilmez, cihaz bir süre çalışsa da uzun vadede cihaza zarar verir ve onu atıl bırakır.

Tabiattaki bütün kurbağaları öldürseniz, sivrisineklerle baş edemeyecek bir duruma düşersiniz. Bütün yılanları öldürseniz, fareler-çıyanlar başınıza bela olur.

Olması gerektiği yerde olmayan tabiattaki herhangi bir varlık, uzun sürede başka sıkıntılara yol açar. Tabiatın ayarlarıyla oynarsanız, tabiatın size takacağı çelmeden kurtulamazsınız.

Tabiatta olması gereken yerde olmayan şu başıboş köpekler ülkenin mekanizmasını tıkayan tıkaç oldular.

Bildiğiniz üzere yıllardır soğuk-sıcak hava dalgaları gibi şu başıboş köpek haberleri gündemimizi işgal eder. Üzerine tartışır dururuz. Herkes bir şeyler söyler sonrasında yavaş yavaş gündemden düşerdi bu konu. Ama bu sefer konu biraz ciddi gibi. Bu konu mecliste görüşülüyor. Başıboş köpeklerin sokaklarda, çocuk parçalama görüntülerine kimsenin tahammülü kalmadı. Seçimin dengesini bozan, iktidarı sarsan bir etken oldular. İçki nasıl şişede durduğu gibi durmadı ise, başıboş köpekler de sokaklarda durmadılar.

Köpekler sokaklarda kalmamalı net. Köpeklerin olması gereken yerler sokaklarımız, parklarımız, kaldırımlarımız, duraklarımız değildir. İş çığırından çıktı. Lokantalarda, hastanelerde, marketlerde de görünür oldular. Yol kesen eşkıyaya döndüler. Sadece çocuklar için değil her birimiz için tehlike unsuru oldular. Daha geçenlerde sabah namazında camiye giden yetişkin bir arkadaşıma saldırdılar.

Yasalar, tüzükler, yönetmelikler gibi hiçbir hukuk kuralı onlar için geçerli değildir. Sınırsız özgürlük yaşıyorlar.

Kuduz köpekler çocuklarımızı ısırdılar. Trafiğe çıktılar, yol güvenliğini tehlikeye attılar, araçları parçaladılar, yaşam alanlarımızı, parklarımızı işgal ettiler. Yetkililer sorumluluklarını yerine getirmez oldular. Milletin can emniyetini sağlayamaz oldular. “Köpek Terörü” “Salyalı Çeteler” kavramlarını hayatımıza soktular. Sorun büyüdükçe büyüdü. Çünkü tabiatın ayarlarıyla oynanmıştı. Tabiat, ayarlarının bozulmasına tepkisiz kalamazdı. Tepkilere artık kayıtsız kalamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp şöyle bir açıklama yaptı: “Yakala-kısırlaştır bırak metodunu denedik, çözüm olmadı. Bizim bu sorunu köklü şekilde bir çözüme kavuşturmamız lazım” dedi.

Tabi çözüm olmayacaktı. Buldukları çözümde başıboş köpekler olması gereken yerlerde değillerdi. Karmaşık hale gelen sorun, aslında HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı’nın dediği gibi göründüğü gibi karmaşık değildi.

Ramanlı’nın yaklaştığı zaviyeden bir bakalım: “Anlamak da anlatmak da zor olmasa gerek. Sokakta başıboş köpek olmaz. Köpekler ya sahipli olur ya da canlı yaşamına elverişli alanlarda tutulur. Sağlık ve güvenlik gibi zorunlu haller dışında köpekler keyfi olarak uyutulmaz”

2x2= 4 gibi bir şey…