Sokak köpekleri, Ankara’da Türkiye’nin başkentinde saldırılarına bir yenisini daha eklediler. Sabah okuluna giden bir yavrumuza saldırarak ağır yaraladılar. Çocuk komada. Çocuğunun babası hastanede oğlunu gördükten sonra gözyaşları içinde şöyle diyordu; “Köpekler oğlumu ısırmamışlar, oğlumu yemişler, parçalamışlar”.

Şu başıboş köpekler için sanırım şu gök kubbe altında söylenmemiş bir söz kalmadı. Şimdi söyleyeceklerimiz de tekrardan başka bir şey olmayacaktır. Ki tekrar tekrar söylemekten başka da elimizden bir şey gelmemekte. Her gün bir sokak köpeği veya başıboş köpek saldırılarıyla karşılaşıyoruz.

Ve yine tekrar klasik sorumuzu soracağız; kaç canın daha yanması gerekiyor? Kaç ocağa daha ateşin düşmesi gerekiyor? Ne diyorduk? Şu köpekler bir bakanın, bir milletvekilinin çocuğunu veya torununu parçalayana kadar Ankara bu soruna eğilmeyecek, diyorduk. Başıboş köpekler bu sefer Ankara’da ortaya çıkmış, okula giden Tunahan yavrumuzu parçalamışlar. Olay mahalli Ankara olacak ki Ankara’dakiler bu sefer ses verdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Son dönemlerde artan şikâyetlerin farkındayız. Bu sorunu inancımız, kültürümüz ve şefkat medeniyetimizin bize vazettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka bir çözüme kavuşturacağız” dedi. Her şehirde TOKİ’lerin inşa edilmesi gibi bir hayvan barınağı yapılsa, yemekleri tedarik edilse sorun çözülür. Bu kadar uzatmanın ne âlemi var?

Devlet vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamak zorunda değil midir? Devlet vatandaşını, çocuklarını çeteleşmiş, organize olmuş, örgütsel hareket eden, milletvekillerinden daha fazla dokunulmazlıkları olan bu köpeklere karşı bir şey yapmıyorsa, bir tedbir almıyorsa bu devletin bir acziyetidir. Bir milletvekili herhangi bir vatandaşa sokak ortasında saldırıp öldürdükten sonra şu köpekler gibi ortalıkta rahatça dolaşabilir mi? Böyle bir şey görülmedi arkadaş! Onlar bize havlayabiliyorlar; ama biz onlara hoşt diyemiyoruz. Her şey ters yüz olmuş. Kafayı yiyeceğiz. Bu yazıyı yazdığımda sokak köpeklerinin Muş’ta 79 yaşındaki bir ninemize saldırdıkları haberini aldık. Kültürümüz ve şefkat medeniyetimizin bize vazettiği ilkelerimiz batsın!

Köpek haberleri yapıyoruz ya; köpekler bir çocuğa saldırdı, parçaladı falan. Şimdi olayın faillerini değiştirelim. Bu çocuğa saldıranlar köpekler olmasın da birkaç genç, birkaç serseri olsun. Birkaç genç bir araya gelip bir çocuğu, yaşlı bir kadını öldüresiye dövdüklerini varsayın. Öldürdüklerini varsayın! Yer yerinden oynamaz mıydı? Şimdi sokak köpeklerinin memurlar ve milletvekillerinden daha kalın bir dokunulmazlık zırhına sahip oldukları aşikâr değil mi? Şu son dönemlerde her şeyin değeri arttı. İnsanın canının değeri ucuzladı. İnsanımızın canı bu kadar mı ucuz? Sorusunun cevabı artık evettir.

Yıllardır hükümeti içeride havlayan bu başıboş köpeklere karşı uyarıyoruz. Bu köpekler Ankara’da havlayana kadar Ankara’dakiler ayılmadılar. Ayıldılar da herhangi bir adım atıp atmayacakları belirsizliğini koruyor.

Bir de sınırlarımızın dışında Arz-ı Mev’ud hırlamasıyla havlayan hedefe kilitlenmiş, bizimle beraber topraklarımızı yemeye yeminli köpekler var. Sayın Cumhurbaşkanına sormak istiyorum; inancımız, kültürümüz ve medeniyetimizin vazettiği ilkeler bu köpeklere karşı da bir önlem almamızı salık vermiyor mu? Dedelerimiz bize “Besle kargayı oysun gözünü” sözünü miras bıraktılar. Biz de “Besle siyonist köpeği ısırsın seni” sözünü miras bırakmayalım. Hem içeride hem dışarıda bize saldırmaya hazır köpekleri beslemeyelim, onlara karşı uyanık olalım. Şu gök kubbe altında hoş bir sada bırakalım.