1 - Kasa: Helal-haram demeden, yalnızca para kazanma peşine düşen ve bu uğurda ahiretini feda edenlerin varlığını, özellikle son dönemde sosyal medyadan da rahatlıkla gözlemleyebiliriz.

2 - Masa: Mevki ve makam sevgisi, insanları hırslı hale getirerek kişilik ve şahsiyetlerinden ödün vermelerine neden oluyor. Bu rütbe hırsı yüzünden nice zayıf karakterli insanların nasıl değiştiğini görüyoruz.

3 - Nisa: Helal olmayan yollardan yaşantısını sürdürenlerin, pek çok mutlu ailenin yıkılmasına neden olduğunu görüyoruz.

Mücahit, Müteahhit, Müsait:

Tüccarların bu "cazibe üçgeni" içinde sürekli imtihan halinde olduklarını unutmamaları gerekir. Sosyolojik olarak incelendiğinde, toplumumuzda bu üç temel tehlikeden etkilenenlerin sayısı ne yazık ki kayda değer orandadır.

Tarihsel açıdan baktığımızda da, bu üçgenin cazibesine kapılan tüccarları, işadamlarını, yöneticileri görebiliriz. Dünün hızlı Müslümanları ve mücahitleri, makam ve paranın cazibesine kapılarak hayal bile edemeyecekleri servetlere ulaşınca, kaybedilenler sınıfına girmiş oldular. Neticede, “Kasa”da başlayan bu serüven, “Masa”larla kolaylaşmış ve en sonunda “Nisa”lar ile zirveye çıkmıştır.

İnsan için en zor olan para, makam ve kadınla olan imtihan süreci sonucunda, bu sınavı kaybedenlerin sayısının azımsanamayacak kadar fazla olduğunu görüyoruz. Bilinen klasik bir söz vardır: "Mücahit, müteahhit, müsait". Mücahitlikten müteahhitliğe, oradan da müsait hale gelen bu süreçte ne yazık ki imtihanı kaybedenleri görüyoruz. Kasa, masa ve Nisa üçgeni — kimilerine göre şeytan üçgeni — içinde hızla değişip dönüşenlerin farkında bile olmadan bu cazibeye kapıldığını görüyoruz.

Tarihe baktığımızda ise şunu görürüz:

Hazreti Yusuf her üç imtihandan da başarıyla geçmiştir. Mısır’ın maliye bakanı olarak makam ve mevkiyle sınanmış (MASA), Para (KASA), Züleyha (NİSA) ile imtihan edilmiştir. Ancak bu tuzakların hiçbirine kanmamış, hepsinden başarıyla çıkmıştır. Peygamberimize baktığımızda da benzer bir durumu görebiliriz. Müşrikler ona, "Seni kral yapalım, Mekke’nin en güzel kadınlarıyla evlendirelim, servetleri önüne serelim" dediklerinde, "Allah’a yemin ederim ki sağ elime güneşi, sol elime ayı verseniz, ben bu davadan asla vazgeçmem!" diyerek bu imtihanları başarıyla geçmiştir.

İnsanın maddi ve manevi yönünü etkileyen bu üçgene karşı daima uyanık olunmalı ve ileride karşılaşılabilecek olumsuzluklara karşı hazırlıklı olunmalıdır. Ticaret, aile ve sosyal yaşamda bu tuzaklara kapılanların, sadece kendilerini değil işlerini, aşlarını, eşlerini, ailelerini ve değerli pek çok şeyi kaybettiklerini unutmamak gerekir.

"Rahatımızı bozmazsak, rahat bizi bozar!"

Rahatımızı bozmazsak, rahat bizi bozar! "Kontrolsüz güç, güç değildir" anlayışıyla hareket ederek; iş, aş ve eş üçgeninde kontrollü ve basiretli bir iradeyle, hem bireysel hem sosyal hem de ailevi hayatımızı düzenli ve faydalı hale getirmeye çalışmamız gerekir.

Kontrolsüzlük sonucunda ortaya çıkan olumsuz magazin haberleri ise sadece buzdağının görünen yüzüdür. Çünkü bu haberlerde yer almayan, mağdur olup pişman olanların sayısı çok daha fazladır. Bu nedenle, bu duruma düşmemek için basiretli ve dikkatli davranmamız gerektiğini asla unutmamalıyız.

Kasa, masa ve nisa, hepsi geçici cazibelerdir. Bu üçlünün içinde gizli bir imtihan olduğu maalesef unutuluyor. Gerçekte dünya geçicidir, fanidir. Nefes aldığımız müddetçe imtihan her alanda, her aşamada ve her zaman devam edecektir. Hazır dünyada iken ahirimize ve ahiretimize kalıcı, sağlam amellerle gitmemiz gerektiği unutulmamalıdır.

Şimdi bir muhasebe yapalım:
Bu üç cazibeli mıknatıs karşısında hangisiyle imtihan edildik? Hangisi bizi olumsuz etkiledi? Hangisi bizi değiştirdi ve hangisini elimizin tersiyle ittik?

Basiret, kanaat ve istişare ile bu imtihanlardan başarıyla geçmemiz dileğiyle…

SELAHATTİN GÜNEŞ