Allah’ın adıyla..

Hamdlerin en güzeli O’na, salat ve selam muallim olarak gönderilen  elçisinin ve onun yolundan gidenlerin üzerine olsun..

İnsanoğlu Adem’in yaratılışından bu yana hemcinsleriyle bir yarış ve önde olma mücadelesi vermiştir. Nitekim ilk peygamberin çocuklarından Kabil, Habil’i geçmek istemiş bunu yapamayınca nefsin ve şeytanın dürtmesiyle de kardeşini öldürmüştür. Tarih boyunca insanlar arasında, toplumlar ve devletler arasında, kabileler ve aşiretler arasında önde olma ve birbirini geçme, birbirine karşı üstünlük kurma çabaları, kavgaları, savaşları devam edegelmiştir.

Günümüze kadar devam eden ve günümüzde de süren, sadece günümüz asrında kalmayıp kıyamete kadar da sürecek olan bu üstünlük yarışı kimi zaman mal mülkün çokluğu, kimi zaman ise soy sopun veya ırkın üstünlüğü düşüncesi üzerine bina edilmiştir. Hem bu yarış sadece insanoğluna has bir yarış da değildir. Derinlemesine baktığımız zaman İblis’in de bu yarışta yeri ve mücadelesi olmuştur. Ateşi toprakla kıyaslayan İblis, bir üstünlük kavgasına girişmiş ve nihayetinde Allah’ın rahmetinden kovulmuştur..

İçerisinde yaşamış olduğumuz bu muazzam evrende aslında akl-ı selim ile düşünülürse her birimizin bir nokta belki daha da küçük bir yer edindiğimizin hatta evrenin bütünü göz önünde bulundurulduğunda bir ‘hiç’ olduğumuzun farkına varmak gerektir. Hakikaten uzayla ilgili yapılan belgeseller izlenildiğinde içerisinde yaşadığımız mavi gezegenin kendisinden uzaklaşıldıkça bir nokta gibi göründüğü, bazen o noktanın bile görülmediği hayret vericidir. Peki, maddi varlık üzerinde bir ‘hiç’ olan insana değer verecek, onu üstün kılacak olan nedir? Gerçekten insanoğlunun kendisine bel bağladığı malı mülkü ve zenginliği mi? Yoksa uğruna diğer bütün insanları küçümsediği, eziyet ettiği ve herkesten üstün kıldığı ırkı yahut soy sopu mu? 

Bunun cevabını en iyi verecek olan insanın, evrenin ve tüm mahlukatın yaratıcısı değil midir?

O halde O’nun buyruğuna beraberce kulak verelim: ‘Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız en takvalı olanınız (O’na karşı en çok sakınanlarınız)dır.’ (Hucurat, 13) Üstünlük takvadadır. İnsana değer katacak şey Allah’a olan inancı, haramlardan kaçışı ve emirlerine yapışmasıdır. Kim Allah’a karşı takva yolunu tutarsa Allah da ona bir çıkış yolu gösterir (Talak, 2).

Son olarak Allah Rasulü’nün (sallallahu aleyhi vesellem) işaretiyle takvanın yeri kalptir, gönüldür.

Merve Fidan Orhan