Merhaba sevgili okurlar..

Hayatımda unutamayacağım güzel bir hac döneminden sonra tekrar sizlerle bir araya getiren Rabbime şükür (İnşallah ilerleyen zamanlarda hac izlenimlerim diye sizlerle de paylaşmak isterim).. Salat ve selam Medine’yi Yeşil Kubbe ile süsleyen Rasülüne, al ve ashabının üzerine olsun.

Bugün yıllardır bildiğim, ezberlediğim ve sevdiğim bir hadisi lise öğrencilerimizden oluşan bir grup gençle konuşma fırsatım oldu. Vabisa b. Ma’bed’den nakledilen bu hadise göre Vabisa Hz. Peygamber’in yanına gelir. Allah Rasulü ona: İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin? der. O da ‘evet’ diye cevap verir. Bunun üzerine Hz.  Peygamber (a.s.)şöyle tanımlar iyiliği ve kötülüğü Vabisa ve kıyamete kadar gelecek tüm Müslümanlara:

‘Kalbine danış. İyilik, vicdanın yaptığın için huzur duyduğu, kalbin tereddüde düşmediği hareketlerdir. Kötülük ise insanlar doğru bulsalar ve iyi deseler bile içini rahatsız eden, kalbinde tereddüt meydana getiren şeylerdir.’

Hz.  Peygamber’in dediği çok nettir. Buna göre iyilik ve kötülükte ölçü ve kıstas vicdandır, insanın iç huzurudur. Kişi etrafındakiler doğru yaptın deseler bile vicdanen rahatsızlık duyuyorsa yaptığı davranıştan ötürü, o davranışını gözden geçirmeli ve acaba hangi yönü beni tereddüde, şüpheye götürüyor diye düşünmeli; gerekirse o davranışı terk etmelidir.

Buraya kadar gayet güzel ve anlaşılır bir şekilde hadisi konuştuk gençlerle.. Bunun üzerine lise öğrencisi gençlerden biri ‘Ama hocam bazı insanlar görüyoruz yalan söylemeleri kendilerini hiç rahatsız etmiyor. Namaz kılmamaları, hırsızlık yapmaları, hak ve hukuka riayet etmemeleri.. Hatta yaptığı kötülükten dolayı zevk duyan insanlar var, vicdanları hiç de rahatsız olmuyor.’ dedi.

Gayet güzel ve dikkatli bir bakış açısıyla yaklaşmıştı hadis-i şerife.. Gerçekten de etrafımızda ne kadar çok insan var yaptığı kötülükten hiç de rahatsız olmayan, hatta yaptığı kötülükten zevk alan.. Gazze’deki vahşetin ve katliamların faillerini konuştuk sonra. İşgalci israil askerleri, küçücük çocukları hedef alırken, masum ve günahsız insanların evlerini yerle bir ederken, suçsuz insanlara akıl almaz işkenceler yaparken nasıl da mutlu olabiliyorlar, hatta sosyal medyada bu yaptıklarını hiç utanmadan yayınlayabiliyorlar.. 

Hadisi bir daha tefekkür ettik.. Ve dedik ki Allah Rasulü’nün iyilik ve kötülük tanımı vicdanı ölmeyen, insan kalabilen, insan olmayı başarabilen kişiler için olsa gerek.. Müslüman veya değil hiç fark etmez, vicdanı ölmemişse bir insanın, insanlıktan çıkmamışsa bir insan işte onun vicdanını rahatsız eder kötülükler ve ona huzur verir yaptığı iyilikler..

Mesela Gazze için küçücük de olsa bir adım atmak gibi.. Müslüman olmadığı halde Gazze’deki vahşeti protesto edip meydanları dolduran ‘insanlar’ gibi.. 

Değilse insanlıktan nasibini alamamış bir insan en akıl almaz vahşeti yapar da hemcinsine, zerre vicdanı sızlamaz.. Hemcinsi, Müslüman kardeşi katliamlara maruz kalır da kılını hiç kımıldatmaz.. Allah Rasulü’nün dediği ölü vicdanlara hitap etmez..

Merve Fidan