Sabahleyin uyanır uyanmaz veya gece yatmadan önce çocuklarınızın minik avuçlarını açıp avuçlarına isimlerini yazdığınız oldu mu?

Trendi yüksek bir oyun değil bu tabi ki…

Malum Gazelli çocuklar enkaz altında kalınca kim oldukları anlaşılsın diye  kendi elleriyle isimlerini yazıyorlar minik avuçlarına…

Okuma yazması olmayanların, yani bebeklerin de  ebeveynleri kendi elleriyle ellerine, avuçlarına kollarına yazıyor isimlerini.

İsimleri yazılıyor ki enkaz altında kalan cesetlerin kime ait olduğu anlaşılsın, mezarları belli olsun, sağ mı kayıp mı oldukları muallakta kalmasın.

İsimleri yazılıyor ki dünyanın muhtelif yerlerinden toplanan Şalom Moşe, Kohen, Aşkenazi'ye alan açılsın.

Musa (AS)’ın “Artık sen bütün hayatın boyunca ‘bana dokunmayın, ne olur benimle temas etmeyin’ diye yalvaracaksın. Ayrıca senin için kendisinden asla kaçınamayacağın bir ceza günü vardır. Önünde eğildiğin, kendisine kulluk yaptığın ilahına da bir bak, biz onu mutlaka yakacağız ve sonra darmadağın edip denize savuracağız.” diye öfkeyle bağırdığı Samiri’nin buzağısına tapan lanetli kavim semirsin diye ölmeli Muhammed Durra, Eymen, Kübra, Samira…

Gazzeli çocuklar bugünlerde annelerinin elleriyle süslenmiş kurbanlık koçlar gibi ümmete kurban olmaya amade.

Ölüm toprağı serpilmiş ümmetin uyanışı için kaç kurban gerekiyorsa vermeye ahdetmiş Gazzeli analar.

Kuzuların kurban olamayacağını söyleyen fakihlerimiz ne hikmetse sabır telkinleriyle meşgul…

Çanakkale Şehitliğindeki Gazzeli şehitleri bilmeyen sünepe “ama onlar Osmanlıyı arkadan vurdu” safsatasıyla vicdan kasma çabasında.

İsrail'i dünyada tanıyan ikinci ülkenin Türkiye olduğunu bilmeyen cahiller güruhuna ne anlatılabilir ki?

****

Bir dostum Kudüs gezisinde Filistinlilere “bizim için size ne anlattılar” diye sormuş.

“Türkiye İsrail'i tanıyarak size ihanet etmiş” diye yazıyor kitaplarımız demişti. Bize onlarla ilgili anlatılanlar malum.

Kitaplarımızda “arkadan vuran Arap” onların kitaplarında “Türkler ihanet etti” cümleleri ile taze dimağlara nifak tohumu zerk edilmekte.

İkimizin tarihini de aynı kişiler yazıyor olmasın.

****

Kut’ül-Amâre Savaşının yaşanmadığını zanneden, bu zaferden bîhaber olan yeni yetmeye tarihi anlatamazsınız.

İzzettin El Kassam’ın izzetli duruşunu bilmeyen, duygularını duyu organları ile sınırlamış beyin fukarasına Filistin’in tarihteki ehemmiyetini anlatmak yersiz…

**** 

Neyse kimseye bir şey anlatmak veya ispatlamak gibi bir iddiamız yok. Görmek istemeyenden daha kör olan kim olabilir?

Ne olur ne olmaz biz de elimize ismimizi yazalım, başka yolla kurtuluş mümkün değil. Gazzeli çocuklar isimleriyle biz de parmak izlerimizle sorgulanacağız.

Ha sahi bilim adamları henüz vicdan izlerini bulamamış değil mi?

****

Vicdan izimizi harekete geçirerek her akşam saat 21.00'de ışıkları söndürelim, küçük çocuğumuzu kucaklayalım, ona sıkıca sarılalım, sonra yavaşça o minicik avucunu açalım. Silinmesi zor bir kalemle avucunun içine birkaç saat sonra gelecek fosfor bombasının ardından cesedi diğer çocukların cesedine karışmasın diye minik avuçlarına ismini yazalım. Arda, Cansu, Mustafa, Bilal, Ömer, Merve…

Yazamıyoruz değil mi?

O zaman Tel Aviv varoşlarında bulunan bir pazardaki bu ilana göz atalım:

"Satılık bebek ayakkabıları, hiç giyilmemiş"!

Nurullah Ay