Allah Teâla insanoğluna çok sayıda nimetler vermiştir. Bunların en büyüğü İslam’dan sonra dil ile konuşabilme nimetidir. Dil iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Eğer kişi dilini Kur’an kıraati, iyiliği emir kötülükten nehiy, mazluma yardım gibi Allah yolunda kullanırsa dil nimetinin şükrünü eda etmiş olur.
Öte yandan eğer dilini şeytanın emrine verir, Müslümanların birliğini bozmak, yalan, iftira gıybet, nemime, Müslümanların namusuna ve şerefine dil uzatmak, gibi Allah ve Rasûl’ûnün haram kıldığı yerlerde kullanırsa bu büyük nimet olarak adlandırdığımız dil nimetine karşı bir nankörlüktür ve böyle bir fiil bütün Müslümanlara haramdır.
Dilin İki Büyük Afeti Vardır
1-Boş yere konuşmak
2-Haksızlık karşısında susmak
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, Allah’a isyan etmiştir. Boş boş konuşan da dilli şeytandır. İnsanoğlu konuşma ve sükût etme konusunda bu iki taraftan birine meyyaldir.
Mutedil olanlar dilini boş sözlerden çeker, boş konuşmayı bırakır. Dilini kendisine fayda sağlayacak hallerde kullanır. Dilin afetleri insanın başına gelebilecek en tehlikeli, en vahim afetlerdendir. İnsanoğlu haram yemekten, başkasına zulmetmekten, zinadan, hırsızlıktan, içki içmekten, harama bakmaktan ve buna benzer durumlardan kendisini koruyabiliyor da dillerine sahip çıkmakta, dillerini kontrol etmekte ise çok zorlanmakta, aynı başarıyı gösterememektedir. Öyle ki dindarlığı, zühdü, abidliği ile bilinen şahıslar bile Allah’ın gazabını celb edecek sözler dillerinden dökülebiliyor. Bir kelimeyle kendisini yetmiş yıl doğu ve batı mesafesindeki cehenneme düşürebiliyor.
Muttaki görünümlü nice kişiyi ölü ve dirilerin gıybetini yaptığını görebiliyorsunuz. Ölülerin ve dirilerin onuruna dil uzattığını görebiliyorsunuz. Ne yazık ki dillerinden akan zehre pek aldırmamaktadırlar.
Gıybet: Gazali gıybeti şöyle tanımlar; “Kardeşini, duyduğunda hoşlanmayacağı bir şekilde anmandır.”
İbnul Esir Finnihaye isimli eserinde gıybeti şöyle tanımlar; Gıybet, kendisinde olan bir özellik olsa bile bir insandan gıyabında kötü bahsetmektir.
Konuyla ilgili İmam Nevevi ise şunu söylemektedir; Birçok âlim yazdığı kitaplarında kendisinden kötü bir şekilde bahsedilen kişi belli ise, kime işaret edildiği anlaşılıyor ise, dinleyen kişi kimden bahsedildiğini biliyorsa bu da gıybettir.
Gıybet sadece dil ile sınırlandırılamaz. Yazı, baş, kaş, göz işaretleriyle, el kol hareketleriyle, ima yoluyla kimden bahsedildiği anlaşılacak şekilde birisinden bahsetmek de gıybettir. Yine bunun gibi kast edilen kişiye delalet eden her şey gıybettir. Mesela gıybetini yaptığı kişinin yürüyüşünü taklit ederek ona işaret etmek. Belki de bu gıybetin en ağır şeklidir. Çünkü bu hareket gıybetini yaptığı kişiyi daha anlaşılır kılmaktadır.
Gıybetin Hükmü: Şüphesiz ve kati bir şekilde Müslümanların ittifakıyla gıybet haramdır. Açık deliller, Kur’an, sünnet ve ümmetin icma’ı gıybetin haramlığını açıkça göstermektedir.
Gıybet yapmaktan sakındırmak; Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir. Hucurat 12
Gıybet dilin afetlerinden en büyüğü ve en tehlikelisidir. Nitekim Peygamberimiz Müslim’de geçen bir hadiste gıybeti şöyle tanımlar; “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Allah ve Rasul’u daha iyi bilir dediler. “Kardeşini hoşlanmayacağı bir şekilde zikretmen, ondan bahsetmendir” “Eğer söylediğim şey bu kardeşimde mevcut olursa yine gıybet olur mu” “Eğer söylediğin kardeşinde mevcut ise onun gıybetini yapmış olursun, eğer söylediğin kardeşinde mevcut değilse ona iftira etmiş olursun”
Müslüman kardeşinin gıybetinin yapıldığını gören ne yapmalıdır?
İmam Nevevi şöyle der; Kardeşinin gıybetini yapıldığını gören onu susturmalı ve gıybetten vazgeçirmelidir. Eğer dili ve eliyle vazgeçiremiyorsa bulunduğu ortamı terk etmelidir.
Peygamberimiz şöyle buyurur; “Kim Müslüman kardeşinin namusunun hürmetinin zedelendiği bir yerde Müslüman kardeşini yüzüstü bırakırsa Allah da onu yardımına muhtaç olduğu bir yerde yüzüstü bırakır. Yine kim Müslüman kardeşinin namusunun, hürmetinin zedelendiği bir yerde Müslüman kardeşinin hakkını savunursa Allah da ona yardımına ihtiyacı olduğu bir yerde yardım eder”
Yine peygamberimiz gıybetle ilgili şöyle buyurmaktadır. “Kim kardeşinin şerefini korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü cehennem ateşinden korur” Tirmizi
Abdullah b. Mubarek’in bulunduğu bir meclise adamın biri gelip oturup bir Müslümanın gıybetini yapmaya başladı. Abdullah b. Mübarek ona; “Kardeşim! Sen Rumlarla savaştın mı?” diye sordu. Adam: “Hayır” dedi. “Farslarla savaştın mı?” “Hayır” “Rumlar ve Farslar senden yana güvende oldular da Müslüman kardeşin senden yana güvende olmadı. Yazıklar olsun.
Müftü Zeynelabidin Hüseyin Abdullah
Tercüme: Mehmet Ziya Gümüş