Yazımızı okumadan önce anlaşılabilmesi, yorumlanması ve bütünsellik dikkatinin önemli bir gerçeğimiz olduğunu hatırlatarak Barış Manço’nun ‘’Ahmet Bey’in Ceketi’’ şarkısını dinlemenizi tavsiye ediyorum.

-Burada şarkıyı dinlediğinizi varsayıyorum-

Barış Manço’nun Kul Ahmet’in Ceketi şarkısı 1988 yılında müzik piyasasına çıkmış, birçok şarkısı gibi toplumun bütün tabakalarına ve sınıflarına hitap edebilen bir şarkı.

Belli bir dönem mesaj ve didaktik öğretilerin yoğunca işlendiği, hangi sınıftan ve görüşten olursa olsun kendini dinletebilmeyi başarabilmiş ve halen eskilerce şarkıları dillerde mırıldanan müzik ve kültür tarihine damgasını vurmuş biri.

Kul Ahmet’in Ceketi şarkısında yoğun varoluşsal tortuların olduğu gözlemlendiği, hayatın kısa ve ölüm hakikatinin sürekli olduğunu hatırlatan, modern dünya gerçekliğinin ruhlarımızı kirlettiği, inanç ve değerler noktasında deforme edilmiş bir toplumda yalnız, farklı ve özünden kopmayarak direnen bir dervişin bize verebileceği derin mesajları içermekte.

Şarkının felsefi altyapısı öylesine güçlüdür ki, neden ve sonuç bağlamında farklı dimağlarca yapılan diyalektikler de düşünce dünyamıza yeni pencerelerin ve ufuklar açması da oldukça mümkün.

Şarkının sözleri şöyle başlamakta:

‘’Tanrı bütün kullara rızkını dağıtırken
kimi sırtüstü yatar kimi boşta gezerken
Kul Ahmet erken kalkar haydi ya nasip derdi
kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti

o mahallede herkes gömlek giyerdi
bizim Kul Ahmet bir gün bir ceket diktirdi diktirir ya
mahalleye dert oldu Kul Ahmet’in ceketi.’’

Her şeyden önce altı çizilmesi gereken nokta, Ahmet beyin ceketi modern çağda kefeni sırtında taşıma eylemidir.

Eski dönemlerde dervişlerin sırtında taşıdığı kefen, ölüm hakikatinin akıllarından bir an olsun çıkıp, dünya hayatına meyletmemesi adına taşıdıkları uyarıcı ve hatırlatıcı bir levha görevi görmektedir.

Şarkının videosunda Barış Manço’nun sıcak bir yaz ayında ceket giymesi, ölümü hayatlarından çıkaran ve gaflet uykusunda olan mahalleli için deliliğin bir işaretiydi.

Yüce Allah, Rezzak isminin bir tecellisi olarak her canlının rızkına kefil olduğu şarkının başında geçmekte, fakat çalışmayan, gayret etmeyen, ter dökmeyen ve ‘’ya nasip’’ diyerek tevekkül etmeyenler ise bundan mahrum kalmaktadır.
Kısmet ve nasip arasındaki fark ise şudur: Nasip bir şeyin gerçekleşmesinin kesince belli olduğu, kısmet ise gerçekleşmesi belli olmayan durumlar için kullanılmaktadır.

‘’Kul Ahmet erken yatar sabaha ya kısmet derdi
kimseler anlamazdı ya kısmet ne demekti’’

Şarkının başka bir nakaratında geçen kısmet kelimesi de bunu ifade etmektedir. Kısmet ve nasip arasında çalışmasının verimliliğinin artması adına erken yatan Kul Ahmet Allah’a tevekkül ederek güne başlar.

‘’Sabaha ya kısmet’’ ise uykunun ölümün yarısı olduğu uyanmak ve uyanmamanın bir kısmet meselesi olduğunun ifadesidir. Uyandığı vakitte ‘’Ya nasip demesi’’ güne besmele ile başlamak ve gayret göstermenin ifadesi olan bir başlangıcıdır.

Kul Ahmet dünya ve ahiret ölçüsünü itidal üzerine idame ettiren, zenginliğinin bir nasip meselesi olduğunun bilincinde olan, ölümü de unutmamak adına sıcak dahi olsa giydiği ceket, mal ve mülkün insanın cehennemi olabileceğinin bir ifadesidir.

Bu çalışma, gayret ve tevekkül ile birlikte Kul Ahmet’in ceketi zenginliğin bir sembolü olur. Fakat mahalleli ise Kul Ahmet’in zenginliğinin nedenini anlamaz, boş ve malayani sohbetler ile zamanını öldürür Kul Ahmet’in ceketi de dert olur.

‘’bir gün bir yoksul öldü üzüldü mahalleli
ama bir kefen parası bulamadı mahalleli
Kul Ahmet dedi yalan dünya çıkardı ceketini
örttü garibin üstüne kaldırdı cenazeyi’’

Ve mahallede bir yoksul ölünce Kul Ahmet hiç çekinmeden ceketini çıkarıp yoksulun üzerini örtüyor. Dünya ve ahiret dengesinin bilincinde olan, edindiği mal ve mülkün Allah’ın nasip ettiği bir nimet olarak hatırlayıp, hiç çekinmeden, mahalleli sadece üzülürken o ceketini -ki daha önce kefen dedik- yoksulun üzerine örtüyor.

Şarkının hikayesi ise şu sözler ile bitecektir:

‘’sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
bizim Kul Ahmet birdenbire oluverdi Ahmet bey
ceket ise Ahmet beyin ceketi
ibreti alem oldu Ahmet beyin ceketi
sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti
ibreti alem oldu Ahmet beyin ceketi
meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet’’

Ve bizim mahallenin Kul Ahmet’i, ceketi yoksulun üzerine örtmekle beraber büyük bir fedakarlık örneği gösterir. Sığ ve dar ufka hapsolmuş mahalleli ise ceketteki hikmeti ve anlamı bu şekilde anlayabiliyor.

Vel Kul Ahmet şarkının sonunda Ahmet Bey oluyor..
Modern dünyanın boğucu, daraltıcı ve yabancılaştırıcı hayat görüşünün şehir mimarisine sirayet etmesi ile beraber bugün dikey mimaride komşuluk ve mahalle kültürü bitmiş durumda.

Bırakın bugün Kul Ahmet’lerin ceketinin olup olmadığını, insanlar Ahmetlerin varlığından haberdar değil.

Bugün böylesine hikayelerin yazılması belki de öncelikle komşularımızı tanımaktan geçiyor..

 

HAYRULLAH Seçen (Konuk yazar)