Hristiyanlar çocuklarını "ma'mudiye" dedikleri sarımtırak bir suya daldırırlar ve buna "ta'mid" yani "vaftiz" derler. Bunun da bir temizlenme olduğunu söylerler ve ne zaman birisi çocuğunu vaftiz ederse çocuk için “işte şimdi Hristiyan oldu” derler. Hristiyanların yapmış olduğu bu olaya karşılık olarak Cenab-ı Allah Bakara süresinin 138.ayetini inzal etmiştir. Ayeti kerimeyse bize şöyle seslenmektedir: '(Bizler) Allah'ın boyası ile boyandık. Allah’tan başka kim güzel boya verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz(deyin!)' .

O'nun kusursuz, muazzam boyasından daha güzel bir boya var mıdır ? O'nun yarattığı renklerden daha güzeli var mıdır?

"Görmedin mi Allah gökten su indirdi... Ondan renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık, dağlardan beyaz, kırmızı değişik renklerde ve simsiyah yollar yaptı. İnsanlardan, yerde yürüyen canlılardan ve davarlardan da yine böyle türlü türlü renkte olanlar var..."[Bknz. Fatır/27-28].

Görüyoruz ki en güzel boya Allah'ın boyasıdır ve en güzel rengi de Allah musavvir eder. Bakara süresinin 138. ayetine bakacak olursak Allah'ın kastettiği boya tüm insanlığa göndermiş olduğu, kurtuluşumuz olan pak olan 'İslam' dinidir yani 'tevhid' dinidir.  Hristiyanların vaftiz yolu ile temizlenmesine atıf yaparak Müslümanlara yalnız ve yalnızca O'nun boyasıyla boyanarak temizleneceğini ifade eder.  'Allah'ın boyası' bu terkipte 'İslam' adına boya ismi zikredilmiştir. Zira elbisenin rengi elbisede görüldüğü gibi dinin alameti de müminin üzerinde görülür. Allah'ın boyası ile boyanan, O'nun rengini alan müminin kendi iç ve dış dünyası, aile hayatı, topluma karşı duruşu,  işi, ticareti, evliliği; uyması, kalkması, yemesi, İçmesi giyimi/kuşamı hasılı yukarıdan aşığı, aşağıdan yukarı; içten dışa, dıştan içe onu o yapan her şeyi boyanın sahibine yani O'nun rızasına uygun bir şekilde olmalıdır ve bu gayretini ömür ağacı boyunca sürdürmelidir ta ki kendisinde emanet olan nefesini teslim edene dek...

Müslüman boyasını yalnız ve yalnız yaratıcısından yani Rabbi olan Allah’tan almalıdır, başka boyalara bulanmadan, onlarla hemhal olmadan. Aksi hali şüphesiz insanı batıla/küfre def eder. Halk dilinde şu söz kullanılır; 'Hayatıma renk kattı'. Şayet hayatımıza sıçrayan, bulanan boya Cenab-ı Hakk'ın değilse o boya şüphesiz ilahi boyadan kopuk 'cehalet boya'sıdır. Bu boyanın da insanı Allah'ın tutuşturulmuş olan ateşine itmesi kaçınılmazdır...

Buna ek olarak bu boyanın kaftanını giyen her Müslüman girdiği her ortamda Allah’tan aldığı rengini gerek hal gerek kal diliyle ortaya koymalıdır/koymak zorundadır. Hayatımızda 'renksiz' diyebileceğimiz insanlara denk gelmişizdir muhakkak birimiz veya birkaçımız. Aslında onların da sahip olduğu bir renk vardır yani onların rengi yok değildir. Onlar ki gittikleri, girdikleri her ortamın rengini alırlar 'bukelemun ' misali. Yani onlar oturmuş bir ahlaki karakteri, kişiliği olmayan kesimdir. Yani onlar münafık özelliğini taşıyan insanlardır, tıpkı Allah'ın Bakara sûresinin 14.ayetinde belirttiği gibi: '"Onlar müminlerle karşılaştıkları vakit iman ettik derler. Şeytanları ile baş başa kaldıkları zamanda ise sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay ediyoruz derler.”

Bizler ne zamanki üzerimizdeki boyamızı asıl sahibinden yani Allah’tan alırsak, onun renginin kaftanını üzerimize çekecek olursak işte o zaman bu boya bizim ‘kurtuluş boya'mız olacaktır.

 En güzel boyanın da sahibi olan Allah, bizleri cehaletin boyasından uzak duranlardan ve yalnızca kendi boyasıyla boyanan 'Sıbğatullah' olan kullarından eylesin...

Hak olan boya üzerinde kalmanız dileğiyle vesselâm...