Bu sene Susa Katliamının 29. Sene-i devriyesini idrak etmekteyiz. Bu münasebetle Susa Şehitlerini bir kez daha rahmetle anarken kendilerine Rabbimizden ğani ğani rahmet ve mağfiret diliyorum, Rabbimiz mükâfatlarını ziyadeleştirsin, mekanlarını âli kılsın.
Ey azizler sizleri unutmadık ve unutmayacağız biiznillah sizler her zaman kalbimizde ve günlümüzdesiniz. Sizleri sadece şahadetinizin sene-i devriyesinde değil her zaman ve her daim rahmetle anıyor ve yâd ediyoruz. İnşaallah sağ olduğumuz müddetçe de sizleri anmaya devam edeceğiz sizler hep kalbimizde ve gönlümüzde olacaksınız.
Rabbim mükâfatınızı, büyük makamınızı âli kılsın. Rabbim bizleri de şefaatinizden mahrum etmesin ve bir an olsun yolunuzdan ayırmasın.
Evet, Susa bir katliamın bir vahşetin ve bir mezalimin adıdır. Gençlik yıllarımızda tarih kitaplarında ve tarih araştırmalarında Ermenilerin bölgemizde yaptıkları katliamları hep okuduk ve büyüklerimizden bu katliamların hikâyelerini dinledik. Örneğin 1914’te bölgedeki Ermeniler, Ruslarla işbirliği yaparak bölge genelinde camileri basarak, ibadet eden Müslümanları toplu katliamlarla katlediyorlar bu katliamlardan kurtulan Müslümanları da uzak diyarlara göç etmeye zorluyorlar bu planlarını Bitlis, Van ve bölgenin birçok yerinde uyguluyorlar ve çok sayıda Müslümanı ibadet esnasında şehit ediyorlar.
Biz o zamanlar sadece Ermenilerin, din ve İslam düşmanlarının cami ve ibadethanelere baskın yapabileceklerini ve ibadet halinde bulunan Müslümanları katledebileceklerini düşünüyorduk. Kalbinde zerre kadar iman ve vicdan bulunan insanların böyle bir vahşete, hele hele Allah'ın evi olan camide ibadet eden insanları katletmeye başvuramayacaklarını zannediyorduk. Ancak 26 Haziran 1992 tarihinde D. Bakır’ın Silvan ilçesine bağlı Susa Köyü’nde gerçekleşen katliamla bunun böyle olmadığını gördük ve anladık.
Kendilerini sözde Kürt halkının haklarının savunucusu olarak gören ve bunun için mücadele ettiklerini iddia eden ancak hakikatte Ermenilerin hesabına çalışan ve en büyük hedefine de kendi ırkından olan Müslüman Kürt halkını koyan Marksist örgüt PKK’nin militanları 26 Haziran 1992 yılında asker elbiseleri giyerek, asker kıllığında Susa Köyü Camisi’ne baskın yaptılar. Yatsı namazı vaktinde camiye girdiler, bütün cami cemaatini önce avluda topladılar, sonra da ellerini arkadan bağlayıp kurşun yağmuruna tutarak tarihte eşi ve benzerine çok az rastlanan bir katliam gerçekleştirdiler. Bu katliamda 10 Müslüman şehit oldu 5 Müslüman da ağır bir şekilde yaralandı.
Bundan sonra da mürtet örgütün Kürt halkına özellikle de Müslüman Kürt halkına olan saldırı ve katliamları durmadı. Aynen 1914’te Ermenilerin yaptığı gibi bölgenin birçok yerinde kadın, çocuk-yaşlı demeden katliamlar yaptılar ve Kürt halkını bölgeyi terk etmeye zorladılar. Bu da onların Ermenilerle aynı hedefe sahip olduklarını ve aynı karakteristik yapıya sahip olduklarını gösterdi.
Kürtlere sözde özgürlük vaat eden PKK, aslında en büyük zararı kendi ırkından olan Kürtlere özellikle de Müslüman Kürt halkına verdi. Bu coğrafyada Ermenilerin hesabına çalışarak on yıllarca Müslüman Kürt halkına musallat olup, on binlerce Kürt’ü katletti. Erkek-kız demeden, on binlerce Kürt gencini de dağa götürdü.