ESMA AKBALIK/DOĞRUHABER Henüz bitirdik oruçlarımızı, bereketli sahurlarımızı, her iftarı Cennet sevincimiz olan Ramazan günlerimizi...
Ve sonra yine bırakıp gitti bizi Ramazan...
Ardından Mücadele ve Şehadeti bırakıp gitti.
Acıyla kavurdu yüreklerimizi...
Günlerdir yaklaşık iki buçuk milyar Müslümanın gözleri önünde kardeşlerimiz ölüyor, acı çekiyor, yanıyorlar, fakat bizler hiç bir şey yapamıyoruz. İşte bu acı ve ar bize yeter de artar bile...
Oysa Kudüs sadece Filistin’lilerin değil Ümmetin davası, kavgası, şiarıdır. Ödenecekse bir bedel, tüm Ümmet ödemeli bu bedeli...
Çünkü Kudüs, Nebevi siyasi düzenin merkezidir.
Kudüs mühr-ü Süleyman’dır.
Kudüs Tevhidi ruhun neşet ettiği mekanın adıdır.
Kudüs Dar-us Selamdır.
Kudüs Yahya’nın imanı, Meryem’in sukütü, İsa’nın Hakkı haykırışıdır.
Kudüs Mirac'ın şahidi, Peygamberlerin diyarıdır.
Kudüs, hem hasret, hem vuslatın adıdır.
Kudüs, direniş, şiar, vatandır.
Kudüs, Rahman’ın etrafını şehadet ve direnişle mübarek kıldığı kutsal bir beldedir.
Kudüs, Mekke, Medine şehirlerin analarıdır.
Kudüs, Ömer’in adaletine, Selahaddin’lerin cesaret ve direnişine şahitlik eden sessiz bir çığlıktır.
Kudüs, izzet, şeref, direniş ve şehadetin adıdır.
Kudüs, tepeden tırnağa iman ve teslimiyet kuşanan İbrahim’lerin diyarıdır.
Kudüs, hayâ ve edep timsali, Meryem’leri bağrında yetiştiren gülistanın adıdır.
Kudüs, adamayı ve adanmayı bize öğreten bir Hanne ve Hacer merkezidir.
Kudüs, saadeti, şehadette bilen yiğitler diyarıdır.
Kudüs, Bedir’in, Uhud’un, Hayber’in yiğitlerini, cesaret ve şecaatle bağrında yetiştiren askeri bir eğitim merkezidir.
Kudüs, şehit Rezzan’lara Rézan(yol gösteren), Şeyma’lara düğün arifesinde şehadet müjdesi, kutlu bir izdivaç oldu.
Kudüs, uyuyan şu Ümmete bir diriliş, bir uyanış, bir meşale oldu.
Kudüs, imana susayan gönüllere bir memba, Rahman’a hasret yüreklere Miraç oldu.
Kudüs, paslanan kalplerimizi cilalayan İlahi bir nur oldu.
Bu nedenle Kudüs'ü iyi tanımalı, iyi tahlil etmeliyiz.
Kudüs'ü anlamayan bir millet, Allah'ın davasını anlayamaz.
Çünkü Kudüs bu davanın anasıdır.
Siyonizm ve Emperyalizm bunu çok iyi bildikleri için Ümmetin can damarını kesmek istiyorlar. Bu yüzden Müslümanların beyinlerini ve bedenlerini kene gibi sömürüyorlar. Öyleyse bizler de bu zalim ve kafir güruha karşı yekvücut olup, canımızla, malımızla direneceğiz, düşmemek yenilmemek için her dem uyanık kalacağız. Bu gün eğer düşmana yenilmedik, düşmediysek, bunu Filistin’de nöbet tutan, canlarıyla mallarıyla bedel ödeyen kardeşlerimize borçluyuz.
Şöyle dediğinizi duyar gibiyim, bizler de nöbetteyiz, ayaktayız, basın açıklamaları, mitingler, sosyal medyada büyük tepkiler gösteriyoruz. El hak doğrudur. Fakat Vallahi daha şu dünya sarhoşluğundan tam anlamıyla kurtulamadık, şayet kurtulmuş olsaydık, düşmanımız bu denli cesaretlenmez, gözlerimizin önünde kardeşlerimizi, masum bebeleri öldürmezlerdi. Demek ki, Ümmet olarak ciddi bir uyanışa ihtiyacımız var. Mahmurlu gözlerimizi açmanın vakti geldi de geçti artık.
Ey alemi İslam uyanın!
Ey Müslüman liderler uyanın!
Ey etkili ve yetkili vicdan sahipleri uyanın!
Allah’ın azabına duçar kalmadan kendimize gelelim!
Kudüs'ün her karışını kanlarıyla sulayan, hakları ellerinden alınmış bu mazlum kardeşlerimize sahip çıkalım.
Şunu asla unutmayalım, Ümmet uyanmadıkça Kudüs özgürlüğe kavuşmaz. Kudüs'ün ve kardeşlerimizin kurtuluşu için artık uyanma vakti!
Şehadet ve direnişin adı Kudüs
Konuk Yazar