Bir bahardı Ramazan değdi gönül kışımıza...
Hem öyle bir bahar ki, bağrında Cennetleri saklayan, günah kirlerini paklayan bir “Kevser”dir Ramazan.
Sebebi affımız, afiyetimiz, rahmetimizdi...
Dünya meşakkatinden yorulan ruhlarımızı dinlendirme tesisimiz...
Nefis ve şeytana karşı kutsal cihadımız Ramazan...
Kanayan yetim yüreklerimize şefkat ile şifa oldun.
Ramazan...
Daralan yüreklere bir lahza inşirah oldun.
Kırgın kardeşlerin arasındaki nifak çıbanlarını yakan bir Ramazan oldun. Zira senin bir adın da yakmak yok etmekti tüm günah ve kötülükleri...
O paklayıp akladığın kalplere, sağanak sağanak, rahmet ile ülfet ve muhabbet ekmekti...
Acziyet ve açlığımızın farkına seninle vardık, Hakkın, hakikatin hamdına...
Meğer ne az şükreder, ne az zikreder, ne çok nankörlük edermiş zalim nefsimiz...
Rahmanın şefkat ve merhametine ne çok muhtacız.
Bir kez daha hatırlattın ey Ramazan!
Sana minnettarız, şimdi söyler misin sen gidince,
Kim saracak bizi şefkat kolları arasına?
Kim yağacak kurak gönüllerimize rahmet rahmet?
Kim bizi beri tutacak günah ve hatalardan...
Kim silecek yetim yüreğimizin gözyaşlarını...
Kim tutacak şu naçar günahkar ellerimizden...
Kim ilmek ilmek dokuyacak Furkan’ın nurunu hayatlarımıza...
Kim kaldıracak bizi bereket ve rahmet saati sahura...
Kim bize her iftar sevinciyle cennet-i cinanı hatırlatacak?
Gitme kal Ey Ramazan!
Sana muhtaç, sana meftun şu gönüllerimizi mahzun ve  mahrum eyleme şefkat ve merhametinden...
Gelişinle mesrur olduk, gidişin ile mahzun eyledin yetim yüreklerimizi Ey Ramazan!
Masum bir çocuğun annesinin ardındaki o tatlı ses misali gitme anne...
Gitme ey bizi ana gibi şefkatiyle kuşatan Ramazan!
Rahmetine, şefkatine muhtaç şu yetim ümmeti bırakma!
Elveda demiyoruz, buluşmak ümidiyle...  

Esma Akbalık/ Konuk yazar