28 Şubat darbecileri yargılanıyor. Uzun yıllar sonra da olsa bu darbecilerin yargı önüne çıkarılıyor olması güzel bir gelişmedir. 28 Şubat karanlık sürecinin kibirli yüzleri dinozor edasıyla 'bin yıl sürecek' bir zulüm dönemini başlattıklarını ilan etmişlerdi. Bu karanlık süreç içerisinde on binlerce insan mağdur edildi. Dehşetli bir cadı avı başlatıldı. Dindar insanlar 28 Şubat zulüm cenderesinden birer birer geçirilmeye başlandı.

Bu karanlık dönemde, bu karanlık zihniyetliler özellikle kız çocukların okumasını engellemek için, içlerindeki bütün kin ve düşmanlıklarını ortaya koydular. Başörtülü kız çocukları bu dönemin en mağdur olanları oldu. Üniversitelerde 'ikna odaları' marifetiyle, başkalarının taşeronu idareciler, kız çocuklarına hayatı zehir ettiler. Kimisi okulu bıraktı, kimisi yurtdışına çıkmak zorunda bırakıldı, kimileri de bu zulmün dehşetli çarkları neticesinde ceza evlerinde çile çekmeye başladı.

Hele baş dinozorun 'başörtülüler Arabistan'a' şeklindeki hezeyanları hala dindar insanların zihinlerinde tazeliğini korumaktadır. Devlet memurlarının uğradıkları takibatlar bir tarafa, sokaktaki seyyar satıcılara varıncaya kadar bir sürek avı başlatıldı. Silahlı Kuvvetler içerisinde örgütlenen illegal 'Batı Çalışma Grubu' köftecilere varıncaya kadar hemen herkesi fişlemeye başladı. İşte bu zulüm düzeninin bin yıl sürmesi hedeflendi.

Toplumun nerdeyse tamamını etkisi altına alan bu karanlık sürecin en çok mağdur olanları ise camilerde Kur'an dersi veren insanlar oldu. Sırf Kur'an dersi verdi diye binlercesi astronomik hapis cezalarına çarptırıldılar. BÇG (Batı Çalışma Grubu/28 Şubat darbesinin asıl failleri) marifetiyle Cuma namazlarına dahi gidenler, kameralarla kayıt altına alınmaya başlanmış ve artık sokakta bile başörtüsünün takılmaması gerektiği yönünde algı çalışmalarına başlamışlardı.

Seçimle iş başına gelmiş hükümeti tehditle devirerek 28 Şubat darbesini gerçekleştirdiler. Rahmetli Erbakan hoca o dönemde tek başına kalarak mücadele vermiş, ancak darbeciler emellerine ulaşmışlardı. Karanlık dehlizlerde aldıkları emirleri, kapkaranlık zihinlerinin acımasızlığıyla bütün bir ülkeyi uçuruma yuvarlamışlardı. Ekonomi çökertilmiş, eğitim sistemi tam da düşmanların istediği gibi işlevsiz hale getirilmiş ve ülkenin geleceğini karanlık bir sürece doğru sürüklemeye başlamışlardı.

İşte bu darbenin failleri bugün çok geç de olsa yargılanmaya başlandı. Çok geç diyoruz, zira 12 Eylül darbecilerinden hesap sorulabilseydi, 28 Şubat zulmü ve darbesi yaşanmayacaktı. Eğer 28 Şubat karanlık zihniyetinden zamanında hesap sorulabilseydi, 15 Temmuz darbe girişimine kimse cüret edemezdi. Ama darbecilerin yaptıkları ihanetler hep yanlarında kâr kaldığı için, 15 Temmuz ihanet darbesini yaşamak durumunda kaldık.

Bütün darbeler ülkeye ihanet girişimidir ve bütün darbeciler bu milletin ve ülkenin hainleridir. Hangi cenah bu işe girişirse, sadece ve sadece bu ülkeye ve millete ihanet etmiş olur. 15 Temmuz darbesi ne kadar bir ihanet girişimi ise, 28 Şubat ve 12 Eylül darbeleri de aynı derecede birer ihanet girişimidir. Bu darbelerin en bariz özelliği ise ABD'nin emir ve direktifiyle yapılmış olmalarıdır.

Ancak bu 28 Şubat darbecilerinin yargılanması özellikle görmezlikten geliniyor. Basında, bunların işledikleri cürümlere yer verilmediği gibi, olayın ortaya çıkmaması için adeta gizli bir anlaşma varmış gibi hareket etmeye devam etmektedirler. Tabi 28 Şubat sürecinde medyanın işlediği çirkeflikleri de unutmamak gerekiyor. Özellikle bu darbenin medya ayağıyla beraber, ekonomi ve bürokrasi ayağının da bu mahkeme sürecine dâhil edilmesi büyük bir önem arz etmektedir.

Bu darbecilerin ve onların zamanındaki ayakçılarının/işbirlikçilerinin tam anlamıyla hesap verebilmesi, ancak güçlü bir hükümet iradesiyle mümkün olacaktır. Yargının endişesiz çalışabilmesi, tarafsız ve adil kararlar alabilmesi için hükümetin her türlü desteği ve kolaylığı sağlaması gerekmektedir. 15 Temmuz darbe girişimine muhatap olmuş mevcut hükümetin, bu melun darbenin bütün ayaklarını ve darbecilerini yargı önüne çıkararak hesap vermelerini sağlamalıdır.

Bütün STK'lar, kanaat önderleri, basın ve yayın kuruluşları ve özellikle bu darbeden dolayı mağdur olmuş olan herkes bu davaya müdahil olmalıdır. Darbecilerin ihanet maskeleri düşürülerek, çirkin ve kara yüzleri bu millet tarafından net olarak görülmelidir. Sosyal medya kullanıcıları bu 28 Şubat darbecilerini her gün gündeme taşıyarak, bu davanın unutturulmaması ve zalimlerin işledikleri zulümlerin hesabını kesinlikle vermelidirler.

Bu davadan çıkacak olan kararla, hiç kimse eline geçen güç ve imkân ile karanlık odaklardan alacakları emirlerle bir daha bu ülkeye ve millete ihanet etme cesaretini bulmasınlar