Miladi yılbaşı yaklaşıyor. Birileri, vatandaşı bugünün önemine yoğunlaştırarak rantını büyütmeye devam ediyor. Büyük alışveriş merkezlerinde ve çoğu mağaza zincirinde, bu günün ehemmiyeti ve alışverişin zarureti zihinlere boca ediliyor. Tabi içimizdeki taşeronlar, yıllardır oluşturdukları kirli bir çarkın semeresi olan devasa rant pastasını ceplerine indirmenin vermiş olduğu rahatlık ile efendilerinin huzuruna çıkarak teslimiyetlerini açık bir şekilde ifade etmeye devam etmektedirler.
Miladi yılbaşı güya Hz. İsa'nın doğumunun kutlanması demektir. Bu gelenek Hıristiyanlar arasında yaygın bir şekilde kutlanmaktadır. Süreç içerisinde asli mecrasından çıkarılarak içki içme ve sarhoş olma basitliğine indirgenmiş, son dönemlerde ise kapitalizmin esaslı bir ayağı haline getirilerek tüketim çılgınlığı zemini haline getirilmiştir.
Bir Hıristiyan âdeti olan miladi yılbaşı ya da diğer adıyla Noel kutlaması, bu dine mensup olan insanlar arasında kutlanması bir anlam ifade edebilir. Ancak Müslümanların bu âdeti yaşamak ve yaşatmak noktasında bir basitliğin içine girmeleri kelimenin tam anlamıyla kendini bilmezliktir. Hıristiyanların Ramazan veya Kurban bayramlarımızı kutlamalarını beklemek ne kadar boş ise, bir Müslümanın bir Hıristiyan âdeti olan Noel kutlamasını yapması da o kadar basitliktir, kimliksizliktir, bilinçsizliktir ve köle ruhlu olmanın acziyetidir.
Bugün küfür dünyasının bütün kurum ve kuruşlarıyla İslam'ın şiarlarına saldırmasına karşılık, Müslümanların hala onların çok belirgin bir adetleri olan 'Noel kutlamalarına' dört elle sarılmaları gafletten başka bir şey değildir. Bu gaflet o kadar kabul görmüş ki, insanlar bir Hıristiyan âdetini kutladıklarını dahi fark edemeyecek bir basiretsizlik girdabına gark olmuşlardır.
Halkı Müslüman olan ülkemizin Noel'i resmi tatil olarak kabul etmesi ise başka bir garabettir. Herhangi bir Hıristiyan ülkesi bırakın bir İslam âdetini resmiyette kutlamayı, İslam düşmanlığı olan 'İslami fobi' türü kavramlarla adeta İslam'a ve Müslümanlara savaş açmış ve bunu da devletlerinin resmi bir politikası haline getirmişlerdir.
Hal böyleyken, ülkemizde 'Noel kutlamasının' ertesi gününün resmi tatil olarak devam etmesinin anlamsızlığı karşımıza çıkmaktadır. Kendi değer yargılarımıza olan yabancılığımız ve ötekileştirmelerimiz devam ettiği gibi, hiçbir zaman bizi kendilerinden kabul etmeyecekleri Hıristiyan dünyasına karşı aşağılık kompleksi içerisinde yaklaşım sergilememiz resmiyette acziyet olduğu gibi, gerçek anlamda onurlu bir karşılık bulmayacaktır.
Bu hafta içerisinde çam kesimi ve süslemeleri için adeta birilerinin seferber olması, hindi kesimi ve 'bu geceyi nerede geçireceğim' şeklindeki planlama, bizim içine savrulduğumuz kimlik bunalımımızı da göstermektedir. Kimliksizleştirilen bir milletin ve bir bütün İslam ümmetinin evlatlarının tamamına yeni bir kimlik/kimliksizlik oluşturma projelerinin bir parçasıdır Noel kutlamalarının bizdeki karşılığı.
Bu kimliksizliğin bir sonucudur ki, ümmet parça parça olmuş ve kimliksizliğin verdiği bilinçsizlikle Müslüman milletler her gün birbirleriyle savaşmaktan utanmıyorlar. Bu bilinçsizlik ve basiretsizlik o kadar hayatlarını alt üst etmiş ki, 'Kudüs elden gidiyor' ve küfür cephesi her şerri bize dayatıyor ama içimizdeki kâhyalar/beyinsizler hala 'onların Noel`ini' kutlamaya devam ediyor.
Hele pervasızca ortalıkta dolaşan 'Noel baba' kılıklı beyinsizlerin, oluşturmaya çalıştıkları 'sevimli Noel baba' algısı tam anlamıyla kepazeliktir. Neredeyse ümmetin her bir karış toprağını işgal etmiş olan küfür cephesi, şimdi de bütün Müslüman beyinleri Noel ve benzeri projelerle işgal etmeye devam etmektedir. Noel baba kendi çocuklarına hediyeler verirken, Müslüman çocuklarına karşı seri bir katile dönüşmekte ve başlarına bombalar yağdırmaktadır.
Ey Müslümanlar! Bu dünyada izzet bulmak istiyorsak, bu tür şirretlikleri ve onur kırıcı davranışları terk etmek zorundayız. Ahirette ise kime benzediğimiz ve kimleri taklit ettiğimiz sorulacaktır...