Son dönemde Amerika ile ilişkilerimiz ciddi sorunlar yumağına dönüştü. Daha önceleri hep onların istek ve çıkarlarının öncelendiği bir ilişki biçimi vardı. Ancak yeni dönemde 'hayır diyebilen' bir yönetim anlayışı ABD'yi müthiş derecede kızdırdı. Bu şer odağı tarafından daha önce gizli kapaklı çevrilen entrikalar, aleni bir şekilde yapılmaya başlandı. 15 Temmuz darbe girişimiyle ülkemizi işgale yeltenecek kadar işi uç bir noktaya taşıdı.
Darbe sürecinde bazı elçilik çalışanlarının fiilen koordinasyonu sağladıkları ve bu yüzden tutuklandıklarını biliyoruz. İşte bu tutuklamalar ABD'yi zıvanadan çıkardı. Ülkemize yönelik vize ambargosunu uygulamaya koydu. Türkiye'den de aynı karşılık verilince ilişkilerimiz durma noktasına geldi. Daha önce örtülü olarak bize uygulanan silah ambargosu açık bir şekilde yapılmaya başlandı.
Şimdi başbakan Sayın Yıldırım, ilişkilerimizi gözden geçirmek için bu ülkeye gitti. Bazı temaslarda bulundu. Olumlu bir hava yansıtılmaya çalışılıyor. Son olarak ABD başkan yardımcısıyla bir görüşme gerçekleştirdi. Ancak yapılan açıklamaya bakıldığında değişen hiçbir şeyin olmadığı anlaşılmaktadır. ABD eskiden beri durduğu yerde durmaya devam etmektedir. Bütün istek ve beklentilerinin karşılanması gerektiğini açık bir dil ile ifade etmekten kaçınmadı.
FETÖ darbe girişiminde aktif bir şekilde rol alan ajanlarının 'derhal bırakılmasını' dolaylı olarak ifade etti. Ancak darbeci başının iadesi ile ilgili tek bir kelime söylemedi. Türkiye de karşı tezlerini dile getirerek, darbeci başının iadesini net bir şekilde dile getirdi. Hakeza ajanların mahkeme süreçlerini ifade ederek karşılık verdi.
Türkiye'nin bütün ısrarlarına rağmen, ABD açık bir şekilde PYD'yi desteklemeye devam edeceğini duyurdu. Dolayısıyla bugüne kadar devam eden sorunların, daha da karmaşık hale gelerek devam edeceği görülmektedir. Çünkü ABD isteklerinin bir tanesinden bile vazgeçmeyeceğini diplomatik bir şekilde ifade etti. PYD'yi desteklemeye devam edeceğini söylemesi ve Fetöcülerle ilgili hiçbir işbirliğine yanaşmaması bundan sonra da entrikalarına kaldığı yerden devam edeceğinin işaretlerini vermektedir.
Ortadoğu politikalarına yeni bir ivme kazandıran ABD, Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atan ve çıkarlarına zarar veren bir stratejiyi ısrarla sürdürmek istemektedir. ABD-Suudi-Siyonist denklemi Ortadoğu`da yeni kaosların da devreye konulacağını göstermektedir. Suriye politikasında denkleme karşılık Türkiye-İran-Rusya yakınlaşması ve Astana süreci karşı bir hamle ile ortaya çıkmasına karşılık, ABD aleni olarak PYD'yi destekleyerek açıkça Türkiye'ye zarar vermekte ve bundan sonra da vermeye devam edeceğini bu politikasından geri adım atmayarak bize göstermektedir.
Türkiye'nin Ortadoğu'daki etkisinin sıfırlanması için yoğun bir çaba harcayan ABD, Suudi üzerinden Katar'ı sıkıştırarak abluka altına aldırdı. Türkiye'nin iyi ilişkide bulunduğu bütün ülke ve yapıları hedefe koydu. Türkiye'nin çıkarlarının zedelenmesi ve attığı her adımda sıkıntı yaşamasının sağlanması için her yöntemi kullanmaktan kaçınmamaktadır. 15 Temmuz darbesini açıkça destekleyerek aslında dün olduğu gibi, bugün de düşmanlık yapmaya devam edeceğini ispatladı.
Türkiye bütün bu olanlardan sonra dik duruşunu, bütün bu sinsi oyun ve saldırıları bertaraf edecek bir politika üreterek sürdürmelidir. ABD'nin bizim için 'dost ve müttefik' değil, gerçek anlamda bizim ona hizmet etmekle mükellef olduğumuz bir ilişki biçiminin zararlarını görüp, izzetle hareket etmemiz gerektiğini net olarak görmemiz gerekmektedir.
Bizim dost ve müttefiklerimiz İslam ümmetinin çocukları olmalarıdır. Biz bu insanlarla aynı coğrafyayı paylaşıyoruz. Aynı gemide yolculuk yapmaktayız. Geminin zarar görmesi durumunda nasıl ki bütün yolcular zarar görecek ise; bu coğrafyada sürdürülen her kargaşa, yürütülen her savaş ve yapılan her katliam hepimizin canını acıtmaktadır. Maalesef emperyalist ABD bütün hesaplarını bizim birbirimizle savaşımız ve kardeş kavgalarımız üzerine inşa etmiştir.
İşte bugün ABD'nin aramızda çıkardığı savaşlarla biz birbirimizi yerken, dost ve müttefik olarak bu şer odağını kabul etme aymazlığı içinde olmamalıyız. Bu aymazlığın içinde olanları tarih affetmeyeceği gibi, Allah'ta bu zulme ortak olanları ve bu zulme rıza gösterenleri affetmeyecektir.