Türkiye siyasi hayatına yeni bir parti daha girdi. Bu yeni parti birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Henüz kamuoyuna yansıyan bir programı olmadı. Kurucu kadro olarak, çoğu eskiden beri siyaset sahnesinde olan ve beklenen umudu veremeyen insanların bir araya geldiği bir siyasi oluşum olarak kamuoyunun önüne çıktı. Bundan sonra da üzerinde çokça konuşulmaya devam edilecektir.

İYİ Parti ismi ile siyasi hayata başlayan bu partinin, çoğunluk kurucu kadrosu eski MHP'lilerden oluşmaktadır. Bu aşamadan sonra il ve ilçe teşkilatlarının oluşumunda MHP tabanından insanlar görev alacaklar mı, bekleyip göreceğiz. Ancak parti logosunun Osmanlıyı kuran Kayı boyu bayrağını çağrıştırması, anlaşılıyor ki masa başı çalışmasında ince bazı hesaplar yapılmıştır. Dolayısıyla milliyetçi bir dil kullanma ve alan kapma çalışmasına hemen başlama gereğini duydular.

Akşener'in öncülüğünde ve MHP'li küskünlerle yola çıkan bu oluşum, siyasi bir hareketlilik oluşturursa ve Türkiye'ye şimdiye kadar kazandırılmayan bir vizyon kazandırırlarsa, halka umut olabilirler. Ancak Akşener'i daha önce içişleri bakanlığından tanıyoruz. Koray Aydın Bayındırlık Bakanlığını yaparken yolsuzluk iddiası ile Yüce divanda yargılandı. Bu partiye öncülük edenler politik geçmişleriyle değerlendirildiğinde, pek de 'bir güzellik' göremediğimizi ifade etmemiz gerekir.

Kullanacağı dil ve misyon itibariyle daha çok MHP'den mi, CHP'den mi yoksa AK Parti'den mi oy koparacak? Bu belki çok erken bir değerlendirme olacaktır. Ancak şu an AK Parti yeteri kadar milliyetçi bir dil kullanmaktadır. Hatta demeci verenlerin isimleri belirtilmezse, verilen 'iç ve dış siyasetle ilgili beyanatın AK Parti`nin mi, yoksa MHP'nin mi demecidir' şeklinde ikileminin doğacağı bir süreci yaşıyoruz. İYİ Parti bu dilden daha milliyetçi bir dil mi kullanacak? Bekleyip göreceğiz.

Türkiye'ye yönelik dışarıdan gelen saldırı şeklindeki gelişmeler, Suriye meselesi, ABD'nin çıkardığı vize krizi ve batılıların aldığı komple olumsuz duruş siyasi ortamı ciddi bir şekilde sarsmaktadır. Bu hengâmede bu yeni partinin duruşu, Sayın Erdoğan ve Bahçeli karşıtlığı üzerinde bir politika üretmek ise pek bir varlık ortaya koyabileceklerini sanmıyorum. Zira 15 Temmuz darbesinin izleri hala canlı bir şekilde dururken ve bu darbeye karşı birlikte hareket eden bu siyasi şahısların karşıtlığı üzerindeki söylemleri tutmayacağı gibi çok sert bir şekilde de geri tepebilir.

AK Parti belediyelerindeki istifalar bize gösteriyor ki, belediyelerde işler pekte iyi yürümüyor. Hele Sayın Cumhurbaşkanı`nın 'biz İstanbul'a ihanet ettik' şeklindeki açıklamaları ise belediyelerde gelinen dehşetli tabloyu gözler önüne sermektedir. Çarpık kentleşmeden, rant paylaşımına kadar, ihale yolsuzluklarından kimliksiz şehirlere kadar sayılamayacak derecede olumsuzluklar söz konusudur. Böyle bir durumda elbette ciddi bir vizyon ve misyonu olan, halka adalet ve hakça paylaşımı vaad eden bir parti etkili olabilir.

İşte bu sorunlar karşısında, milletin geleceği için ortaya konulacak bir siyasi irade yeni bir heyecan dalgası oluşturabilir. Çünkü belediyecilik noktasında ciddi sorunların karşımızda durduğunu en yetkili ağızlarca ifade edilmektedir. Çözüm önerilerinin halkça kabul görecek olan bir siyasi misyon, beklentiler doğrultusunda bir karşılık bulacaktır. Bu siyasi misyon geçmişi ile temiz, söylemiyle kucaklayıcı ve adalet anlayışıyla gerçekçi bir duruş sergilerse teveccüh görecektir. Aksi takdirde 'kayıkçı kavgalarını' izlemeye devam edeceğiz.