Yemen'de insani kriz bütün acımasızlığıyla devam ediyor. İç savaşın beraberinde getirdiği yıkım ve yıllardır açlıkla pençeleşen bir mazlum ülke var karşımızda. Şimdi de kolera ve diğer salgın hastalıkların ülkeyi kasıp kavurması karşısında çaresizlik içerisinde yükselen mazlumane feryatlar bile, insanları harekete geçirmiyor.
Arap baharı ile beraber birçok İslam ülkesinde diktatörler bir bir devrildi. Küfür cephesi ve onların yerli işbirlikçisi hainler İslam beldelerine huzur ve kardeşlik tekrardan gelmesin diye ellerini çabuk tutarak devrilen diktatörlerin yerine yeni uşaklar bulmaya başladılar. 'Uşak' bulamadıkları yerde iç savaş başlatarak ülkenin tamamının tahrip olmasına zemin hazırladılar. Yemen'de bu iç savaşın özellikle başlatıldığı bir talihsiz İslam beldesidir.
Normal de ilk sırada devrilmesi gereken Suudi diktatörlüğü, babaları Amerika'nın verdiği destekle ayakta kalabildi. Ayakta kalması bir tarafa, ABD'nin emri ile Yemen iç savaşına dâhil oldu. Bu işgal hareketiyle küfrün emrinde İslami bir ülkenin kanına girdi. Gerçekleştirdiği saldırılarla (uçak, füze ve top atışları) birçok katliam gerçekleştirdi. Bütün bunları küfrün başı olan amerikaya olan sadakatinden ve İslam ve Müslümanlara olan ihanetinden yaptı.
Devam eden iç savaşta neredeyse yıkılmadık tek bir belde bırakmadılar. İç karışıklıkları olabildiğince kaşıyarak, hemen herkesi savaşın tarafı haline getirdiler. Her gün anlamsız çatışmalarda onlarca kişi canından oluyor. Suudi'nin düzenlediği hava saldırılarıyla insanların evleri başlarına yıkılıyor. Şu an Yemen harabe şehirler ülkesi haline geldi. Suudi, Amerika'dan almış olduğu milyar dolarlık silahlarını, Mescidi Aksa'yı işgal eden ve necis çizmeleriyle kutsiyetini çiğneyen Siyonist çetecilere karşı değil de, açlık ile pençeleşen Yemenli Müslümanlara karşı acımasızca kullanmaktadır.
Dış saldırılar ve iç savaşın sebebiyet verdiği en büyük kriz ise salgın hastalıkların ülkenin her tarafına yayılmış olmasıdır. Şimdiye kadar sadece koleradan 400'den fazla insan öldü. Tabi bu resmi rakamlar. İç savaşın hâkim olduğu bir yerde, bu rakamdan çok daha yüksekte ölümlerin gerçekleştiğini söylemek kehanet olmaz. Diğer salgın hastalıklar ise en çok çocukları etkilemektedir. 5 milyondan fazla insanın açlıktan dolayı tehlike altında olduğu söylenmektedir. Görüntülere yansıyan hasta çocukların aynı zamanda açlıktan ne hale geldiklerini üzüntü içerisinde seyrediyoruz.
Koleradan sedyelerde yatan çocukların, yetersiz beslenmeden dolayı kaburga kemiklerinin belirgin bir şekilde ortaya çıkması, aslında bu duruma sebebiyet verenlerin de insanlıktan çıkışlarını da bize göstermektedir. Basına yansıyan çocuk görüntülerinin tamamında, açlığın ve yetersiz beslenmenin sonucu erimiş bedenlerin, çaresiz bakışların ve üzerimize büyük bir öfkeyle gelecek gibi duran mazlumiyetin derin ah'larını görmekteyiz.
Yemen açlık ve yokluk ile pençeleşirken, çocuklar kolera salgınında düzine düzine ölürken ve iç savaşın büyük acılar yaşattığı bu ülkeye, Suudiler de her Amerika emrettikçe hava saldırılarıyla tahrip etmeye devam ediyor. Bütün bu olayların yaşandığı bir esnada bir Suudi prensi Türkiye'ye tatile geldi. Özel bir uçakla ve 300 bavul bir eşya ile bir haftalığına Bodrum'da tatil yapacak. Bu bavullara kaburgaları dışarı fırlamış kaç tane çocuk yerleşir?
Bir taraftan açlık ve koleradan kaburgaları dışarı çıkmış Müslüman Yemenli çocuklar, öbür taraftan bu çocukların başına bomba yağdıran Suudi Amerikalı prenslerin bavullarındaki mücevherler. Bizler bu zulme sessiz kalmamalıyız. Bütün bu olanlardan bizim sorumluluğumuzun olduğunu, hatta vebal altında olabileceğimizi unutmamalıyız. Hele bu Kurban Bayramı arifesinde yapabilecek her türlü yardımı ulaştırabilmeliyiz. Sadece maddi yardım değil, belki de ondan önce onların mazlumiyetini daha gür bir sesle dünyaya duyurmalıyız. Onlara 'çare 'olabilecek her türlü adımı, her zeminde insani ve İslami bir sorumluluk olarak yerine getirmeliyiz.
Üç yıldır Yemenliler hac farizasını yerine getiremiyorlar. Zalim Suud yönetimi, Yemenli Müslümanlara İslam'ın bir farzı olan Haccı yasaklamış bulunmaktadır. Ve bu durum haber değeri bile taşımamaktadır. Bir ülkeye yönelik yasaklanmış bir İslam şartı, müsrif ve zalim olan bir prensin 300 bavulla çıktığı seyahat kadar gündem olamamaktadır.
Allah'ım! Mahkem-i Kübra'da, açlıktan ve koleradan erimiş çocukların, bedenlerinden dışarı çıkmış kaburgaların üzerine basa basa 300 bavul ile tatile çıkan zalimleri hesaba çektiğinde şahit olmak isteriz.
Kenan ÇAPLIK