Son yüzyılda, insanlık âlemi içerisinde saflar, bu kadar belirgin bir şekilde ilk defa ayrışıyor. Bu ayrışma batılı insanın, karanlık ve siyah yüzünü, alçakça niyetini ve hafızaları zorlayan gaddarlığını bir kez daha gösterdi. Batı küfür cephesinin, siyonizmin mayın eşeği olduğunu biliyorduk. Ülke idareci ve bürokrasisinin bu derece köleleştirildiğini, insani hak ve hürriyetleri noktasında bu kadar çürümüş olduklarını ve vicdanlarının bu rezalette lağım çukuruna dönüşebileceğini tahmin etmemiştik.
Siyonizmin mayın eşekliğini yapan sadece ülke idarecileri değil; aynı zaman basın yayın, ekonomi ve daha birçok hayati alanda söz sahibi haline getirilmiş taşeronlar da insanlığın yüzkarası olarak siyonizme hizmet etmeye devam etmektedirler. Batı medyasının hala siyonist yahudi vahşetini görmek istememesi ve bunca çocuk katliamına ve toptan Filistinli Müslümanların soykırımına rağmen gözlerini bu olaylara kapatması tam da 'küfrün dayanışması' olarak karşımıza çıkmaktadır.
Batılı halkların kendi ülke yöneticilerinin aksine ortaya koydukları insani duruş ve siyonist yahudi barbarlığına karşı mazlum Filistinli Müslümanlar için gerçekleştirdikleri protesto ve eylemler elbette 'insani değerlerin' ülke idarecilerine rağmen hala varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Ancak bu duruş, hâlâ ülke idarecilerinin yahudi zulmünü desteklemekten alıkoymak ve katil işgalci siyonistlere giden yardımları engellemekten çok uzaktır.
Esas Gazze'ye sırtını dönenlerin, Müslüman ülke idarecileri olduğunu büyük bir acı içerisinde vurgulamak gerekir. Zira batı küfür cephesi ilk günden, silah ve mühimmat dâhil her türlü yardımı siyonist işgalcilere yapmaktan geri durmamıştır. Hatta bu son süreçte yaptıkları yardımları iki katına çıkararak, siyonizme olan bağlılığını teyit etmiş ve Müslümanların gözünün içine bakarak saffını açık bir şekilde bu aşağılık katillerden yana koymuştur.
Müslüman ülke idarecileri; ilk günden beri yapılan vahşeti, gerçekleştirilen soykırımı sadece kınayarak 'kendi seviyelerini' ortaya koymuşlardır. Daha sonra da siyonistler ve onun mayın eşeği batılıların 'hoşt demesiyle' yapılan soykırımı kınamaktan dahi vaz geçerek sırtlarını tamamen Gazze'ye çevirmiş oldular. Bugün Gazze'deki Müslümanlar, aç ve susuz bir şekilde ölüme direnmekte, kimsesiz ve yardımsız bir şekilde gaddar düşmana karşı mücadele etmektedirler.
Ebu Ubeyde'nin ifadesiyle; "Dünya, vicdansız suçlular ve aciz seyirciler olarak ikiye ayrıldı." Ama şimdi daha ötesi var, acımasız katiller ve onlara hizmet eden mayın eşekleri... Artık herkes direkt veya dolaylı olarak siyonizmin hizmetkârlığını yapmakta, bütün insanlık değerlerini ayaklar altına alarak sadece Gazze'deki vahşete seyirci kalmıyor; aynı zamanda bu vahşete ortak olmaya devam ediyor.
Filistinli bir mazlumun, Müslüman idarecilere çaresiz haykırışı; "Gazze'ye bir bardak su gönderemediniz. Allah tahtlarınızı başınıza geçirsin." şeklindeki bedduası acaba karşılıksız kalır mı? Hz. Ömer (ra);"Dağlara buğdaylar serpin, Müslüman beldelerde kuşlar aç kaldı, demesinler" izzet ve şerefli duruştan, Gazze'ye bir bardak su koyamayan günümüz Müslüman idarecilerin zillet ve korkaklık içerisindeki durumlarına geldik.
Bugün insanlık âlemi; Gazze'ye yardım eden ve bu yolda her türlü fedakârlığı ortaya koyan izzet ve şeref sahibi insanlar ile Gazze'de bütün insanlık değerlerini bir bir yok eden, vicdanıyla beraber insanlığı çürümüş ve kokuşmuş olmak üzere iki taraf olarak ayrışmıştır.