Siyonist vahşetin, Gazzeli Müslümanlara yönelik katliamı ve insanlık dışı uygulamaları bütün dehşetiyle devam ediyor. Önce Gazze'nin kuzeyini tamamen tahrip edip burada yaşayan insanların tamamını kıyımdan geçirdi. Öldüremediklerini de güneye doğru sürgüne zorladı, şimdi güvenli bölge diye göçe zorladığı insanların toplandığı Refah'ta, bombalarla imha etmeye devam ediyor.
4 aydır aralıksız katliam ve yıkımlarını sürdüren katil işgalciler, şimdiye kadar kimseyi adam yerine koyup da bırakın bir adım geri atmayı; saldırıları ve katliamlarında bütün insanlık değerlerini çiğneyerek, insanlık onur ve haysiyetinin kabul etmeyeceği alçaklıklarda bulunmaya devam ettiler. Gelinen süreçte çocukların bombalarla öldürülmesi bir yana bebeklerin açlıktan ölmesini bütün insanlık âlemi büyük bir zillet içerisinde izlemeye devam etmektedir.
Bu soykırımın esas failinin ABD olduğunu net olarak bilmemiz gerekir. ABD’siz bir siyonist işgalin, çok da uzun ömürlü olmayacağını bütün dünya açık bir şekilde görüyor. Bunu çok iyi bilen siyonizm, ABD ve batılı küfür cephesini tamamen esir almış durumdadır. Bu esaret öyle etkili bir şekilde sürdürülmektedir ki, insanlık değerlerinin tamamı bu Gazze soykırımında ayaklar altına alındı. Ve bu soykırım; bütün karanlık yüzleri, rezil niyetleri ve insanlık için bütün tehlikeleri de bir bir ortaya çıkardı.
Siyonizm, ABD ve batı küfür cephesinin idarecilerinin neredeyse tamamını kontrol altına almış ve bu ülkelerde, kendi aleyhlerine herhangi bir kararın veya uygulamanın çıkmasına müsaade edilmemektedir. Buradaki vicdan sahibi kimi insanların protesto ve boykotların henüz caydırıcı bir şekilde kendi ülke yönetimleri üzerinde etkisi görünmemektedir.
İslam ülkeleri idarecilerinin ölü taklidi ise tam da siyonizme hizmet edecek şekilde organize edilmiştir. Siyonist terör çetesine yönelik caydırıcı bir adım veya insanlık onuruna yaraşır bir yardım operasyonu gerçekleştirmeyi bırakın; ölü taklidi yapma noktasında maharetleri siyonist terör şebekesinin bunları da ne denli esir aldığının açık bir göstergesidir. Bu esaret o kadar etkilidir ki, batılı halkların gerçekleştirdikleri protestoların, Müslüman ülkelerde ortaya çıkmamasını daha yeni anlayabiliyoruz.
Siyonist terör çetesinin, yeryüzünde sadece Gazze'deki mücahitleri adam yerine koyduğunu ve onlarla baş edemediğini, bütün batılı küfür cephesinin sınırsız desteğine rağmen; bu dört aylık süre içerisinde tekrar tekrar öğrenmiş oldu. Lübnan'daki mücahitler ile Yemenli mücahitlerin insanlık onurunu kurtarma ve İslami kardeşlik hukukunu yerine getirme hususundaki asil duruşları da elbette Müslüman halklar için bir ümit, küfür cephesi için ise ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.
Hele ülkemiz limanlarından, gemilerle Siyonist işgal çetesine mal yığılmaya devam edilmesi zilleti; siyonizmin ülkemiz bürokrasisinin üzerindeki etkisini göstermesi açısından ise dehşet vericidir. Ülkemizin başına sarılan bütün kötülüklerin esas kaynağının siyonizm olduğu çok net bilindiği halde; halen zillet içerisinde siyonist işgalcilere her gün gemilerle mal yığılması akıl tutulması değilse açık bir ihanettir.
Mısır, Ürdün, Suudi ve diğer Müslüman ülkelerin Filistinli Müslümanlara yönelik ihanetlerinden bahsetmeden önce; bizim limanlarımızdan işgalci siyonistlere giden, hem de hayati önemde olan malların bir an önce sevkiyatının durdurulmasını istiyoruz. Bu soykırıma dolayısıyla da olsa destek olmak gibi bir zilleti yaşamak, izzet ve şeref sahibi olan hiçbir insanın taraf olmayacağını düşünüyoruz.