Gazze'de 15.000'den fazla masum insan, Yahudi barbarlar tarafından öldürüldü. Gazze'de taş üstünde taş bırakılmadı. Yeni doğmuş bebekler bile acımasızca katledildi. Canlı hiçbir şey bu katliamdan kurtulamadı. Bırakın insanları, hayvanları; ağaçlar bile hedef alınarak on binlerce zeytin ağacı yakıldı, yok edildi. Yahudi siyonistler zulmün her çeşidini Gazze'de aleni bir şekilde ve gaddarca ortaya koydular. Azgın bir şekilde bu zulümlerini her gün tekrar edip durmaktadırlar.
ABD başta olmak üzere bütün batılı ülkeler, küfür cephesi olarak bir araya gelmiş ve ilk günden safını belli etmişlerdir. Yahudi zulmünün en gaddar bir şekilde devam etmesi için bütün imkânlarını seferber edeceklerine dair teminat üstüne teminat vermeye devam etmektedirler. ABD dışişleri bakanı ve aynı zamanda bir Yahudi siyonist olduğunu açıklayan zalim herif, haftalık olarak işgal çetesini ziyaret etmekte, katliamlarına ara vermeden devam etmelerini tembihlemekte, lazım olan silah, cephane ne ihtiyaçları varsa tereddütsüz karşılayacaklarını açıkça ifade etmektedir.
Bu aşağılık siyonistin, son işgal çetesi ziyaretinde ve savaş kabinesine katıldıktan sonra yaptığı açıklamada ise Gazze'de kalıcı bir ateşkesi asla istemediklerini, bütün esirlerin kurtarıldıktan sonra, Müslümanlara yönelik katliamın kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini ısrarla belirtti. Ta Amerika'dan gelip işgal çetesinin savaş kabinesi toplantısına katılan ve Gazze'ye yönelik katliamda her türlü desteği karşılıksız sağlayacağını taahhüt eden bu yaratık; "israil'in istediği her şeyi yapmaya hakkı vardır" şeklinde tarafını açıkça bir kez daha belirtme gereğini duydu.
Rahmetli Cemil Meriç'in; "Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur" şeklindeki uyarısının üzerinde tekrar tekrar düşünmemiz gerekiyor. Müslüman, gayri müslim neredeyse bütün dünya halklarının bu zulme karşı çıkarak, siyonist Yahudi barbarlığını ve destekçilerini lanetlemeleri karşısında; Müslüman idarecilerden çoğunun, tarafsız kalması ise tam da merhum Meriç'in tarif ettiği bir duruştur. Bu duruş, onlara zilletten başka bir şey kazandırmadığı gibi önümüzdeki dönemde siyonist barbarlığın gerçekleştireceği yeni saldırı ve işgallerden de muaf olmayacaklardır.
Siyonist barbarlığın sergilediği bu zulümlerin ve her gün gerçekleştirdiği katliamların gerçek destekçileri ABD'nin başını çektiği batı küfür cephesidir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Yahudi barbarlığının bu derece dehşetle ve acımasızca sürdürülmesinin esas nedeni ise Müslüman idarecilerin ölü taklidi yaparak 'tarafsız' olduklarını beyan etmeleridir. Gaddar Yahudiler, bu tarafsızlıktan/namussuzluktan cesaret alarak zulümlerini katmerli bir şekilde gerçekleştirmeye devam etmektedirler.
Rahmetli Aliya İzzet Begoviç'in 'Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır' şeklindeki acı tecrübesi bugün yine tekerrür etmektedir. Neticede bütün acılarla, katliamlarla, yıkımlarla, yok etmelerle beraber bu zulüm son bulacaktır. Ama bu zulüm son bulduğunda, tarafsız kalarak sessizliğe bürünenlerin 'birer dilsiz şeytan' olduklarını da ibretle, hüzünle ve acı çekerek izlemeye devam edeceğiz.
Tarafsız ve sessiz kalmanın ötesinde, siyonistlere yardım ve destek olma zilletinde bulananlar ise şüphesiz bizden sonraki nesiller tarafından lanetle anılacaklardır. Esas ceza ise; öbür dünyada Züntikam olan Rabbimizin muamelesiyle karşılaşacak olmalarıdır.