Yeni nesilde ibadetsizlik, hayatın normal bir süreci haline gelmiş durumdadır. Seküler eğitim sisteminin 'inançsızlık' dayatmaları, sosyal medyanın oluşturduğu kaos girdabı ve 'yaşadığı gibi inanmaya başlayan' postmodern akılsızlık/ahmaklık, ortaya ucube yeni bir nesil çıkarmış durumdadır.

Aslında seküler eğitim sisteminin sistematik inançsızlık dayatmaları, okulları adeta 'dinsiz insan' yetiştirme fabrikalarına dönüştürmüş durumdadır. İslam'ın inanç değerlerinin ötekileştirildiği, yok sayıldığı ve sembollerine savaş açıldığı bir sistemde; dindar ve inanç değerleriyle barışık bir neslin yetişmeyeceği açıktır.

Hemen herkesin; inanç değerlerine, günlük ibadet ve ahlaki erdemlere mesafeli hale getirilmeye çalışıldığı bu defolu seküler eğitim sisteminde, nasıl olursa olsun kazanmak ve kazandığını da batıl bir anlayışla harcamaktır. Kazanmak için her yolun mubah ve kazandığını da 'nefsinin esiri' bir anlayışla helal harama bakmaksızın sefihçe tüketmektir.

Hele son on-yirmi yılda internet ve sosyal medyanın bir girdap gibi herkesi yuttuğu ve özellikle hedef kitlenin gençler olduğu bu son zamanlarda; bu mecranın içeriklerinin iğrençliği, İslam'a uygun bilgi üretiminin yoksunluğu, fıtrat dışılığın ve ahlaksızlığın normalleştirildiği bu süreçte; yeni neslimiz için daha bir endişelenmeye başlamamız gerekmektedir.

İnandığı gibi yaşama cahilliği veya her şeyi bildiğini zanneden yeni neslin sığ ve basitliği tam da eğitim sisteminin 'üretmek istediği insan tipi' olarak karşımıza çıkmaktadır. Okumayan, araştırmayan ve düşünme kabiliyetini çoktan kaybetmiş böylesi bir nesil; ibadetsiz, inançsız ve ahlaksız bireyler olarak toplumda yerlerini almaya başlamaktadırlar.

'Dindar bir nesil' özlemi bu seküler defolu eğitim sistemi ve sosyal medya girdabı içerisinde tatlı bir hayal olmanın ötesinde artık bir anlam ifade etmiyor. İnançsızlık, ibadetsizlik ve ahlaksızlık zemininde yetişen bir gençlik ise toplumun en büyük kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendi milli ve manevi değerlerine yabancı, hatta düşmanlık yapan bir gençlik toplumdaki yerlerini almaya ve bir zaman sonra idareci, meslek elemanı, tüccar vb. hayatlarını sürdürmektedirler.

Geleceğimizin teminatı olan gençlerin, inançsız, ibadetsiz ve ahlak değerlerinden tamamen yoksun bir şekilde yetişmeye başlamaları belki eğitim sisteminin sahiplerini sevindirmiş olabilir. Ancak bu Müslüman halkı derinden yaralamaktadır. Cami ile bağlarını koparmış, ibadet etmeyi hayatından çıkarmış ve inanç değerlerine sırtını dönmüş bu yeni nesil, önümüzdeki en büyük problemimizdir.

Netice itibariyle, bu gençlik bizimdir. Gelecekte toplumu yönetip yönlendirecek olanlar bunlar olacaktır. Bu gençleri birilerinin kurşun askeri olarak değil; İslam'ın aziz bir evladı olarak bilinçli, imanlı ve ibadetli olarak yetiştirmemiz, olmazsa olmazımız olmalıdır. Evet, batıl ideolojiler bu gençler üzerinde ciddi operasyonlar yapacaktır, büyük ve amansız tahribat projelerini birbiri ardına uygulamaya koyacaktır.

Buna karşılık müslümanca var olmak, mümince yaşamak ve bu ruha uygun bir şekilde mücadele etmek de en önemli işimiz haline gelmelidir. Bu anlayışla gençlerimizi muhafaza edebilir, sağlıklı bir inanca sahip olmasını sağlayabilir ve bu inancın bir gereği olarak ibadetini aksatmadan yapması ve izzetli bir şekilde meydana çıkıp var olduğunu ortaya koymasıdır.