Bir eğitim öğretim yılı daha başlıyor. Pazartesi gününden itibaren çocuklar büyük bir heyecanla okula başlayacaklar. Birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla öğrenci mevcuduyla ve bir milyondan fazla öğretmen ile yine sancılı bir şekilde eğitim öğretim yılı başlayacaktır.
Ülkemizde bazı tabular vardır ki, üzerinde fikir beyan etmek ve hele eleştirmek neredeyse imkânsızdır. Karma eğitim dokunulmazlığı da bu tabulardan biridir. Hiç kimse bu konuda düşüncesini ortaya koyamaz ve hele eleştirilmesi asla kabul edilemez bir safsata olarak bu topluma dayatılmaktadır. Bu konuda cesaret edip konuşan da hemen laiklik karşıtı olarak hedefe konulmakta ve konuştuğuna bin pişman edilmek üzere linç operasyonlarına tabi tutulmaktadır.
Bir diğer tabu da içkiden bahsedilmesidir. İçki ile ilgili en ufak bir eleştiri yapıldığında 'laiklik elden gidiyor' şamatası başlatılıyor. Dünyanın her yerinde bu 'pislik' ve sebebiyet verdiği melanetler açıkça ve özgürce dile getirilebilmekte ve ciddi olumlu tepkiler alırken; ülkemizdeki bir kesim azgın azınlık ise bu eleştirinin direkt laikliği hedef aldığını ciyaklamaya başlamaktadırlar. Bütün bir milletin sadece 'sarhoş laikçilerden' oluştuğunun ve zinhar bu konunun tartışılmaması gerektiğini vurgulamaktadırlar.
Karma eğitimin pedagojik, psikolojik ve sosyolojik olumsuzluklarını göz önünde bulunduran birçok batılı, doğulu gelişmiş ülkeler; ilkokul, lise ve üniversite dâhil çok sayıda kız ve erkek okullarının ayrı bir şekilde eğitimlerini sürdürmelerini sağlamaktadırlar. Bu uygulamadan dolayı ciddi başarılar elde edilirken ve laiklik de elden gitmezken; ülkemizde bu karma eğitim meselesinin konuşulmasının ve hele eleştirilmesinin kabul edilmezliği büyük bir saçmalık olarak orta yerde durmaktadır.
28 Şubat karanlık zihniyetinin bir dayatması olan bu karma eğitim, Müslüman halkımıza zorla dayatılan bir 'deli gömleği' saçmalığıdır. Bu halkın hür iradesine dayanmayan, örf ve adetlerine tamamen zıt olan ve sadece batılı efendileri memnun etmeye, onların proje ve ifsatlarını uygulamaya endekslenmiş bir direktifler dizisidir. Bir de batılıların bu proje ve ifsatlarını uygulama zorunluluğuna 'milli eğitim' denilmiyor mu? Esas Müslüman halkın aklıyla dalga geçme seremonisi bu olsa gerek!
Bir de batılıların, herkesin sarhoş olması gerektiğine dair bir dayatması olan 'içki dokunulmazlığı' ülkemizdeki laikçiler tarafından; ideolojik bir bağlılık ve 'tapınma sefaletine' indirgenmiş durumdadır. Bu sarhoş laikçiler, ülkeyi babalarının çiftliği zan etmekte, bu çiftlikteki herkesin sarhoş olması gerektiğini var saymaktadırlar. Bu içkiye en ufak bir eleştiri yapıldığında da, Hinduların ineğin pisliğine dört elle sarılması gibi bu laikçiler de içki pisliğine dört elle sarılmaktadırlar. Ve ideolojik bir kılıfa büründürerek sarhoşluğu laikçiliğin bir esası haline getirebilmektedirler.
Netice itibariyle; karma eğitim, bu dindar halkın hassasiyetlerini taşımadığı gibi pedagojik hiçbir olumlu tarafı da yoktur. Sarhoş laikçilerin bu memlekete faydaları ne ise aslında karma eğitimin de faydası bu kadardır.