Dünya dehşet bir ikiyüzlülükle karşı karşıyadır. Titanik batığını görmeye giden bir denizaltı aracı kayboldu. Bu araçta beş kişi vardı ve son olarak öldükleri anlaşıldı. Elbette bu insanların zor durumda kalmış olmaları ve kurtarılmaları için bütün imkânlar seferber edilmelidir. Ancak zor durumda kalan batılı birisi için ortaya konulan olağanüstü özen ve gayretin, Akdeniz'de yüzlerce mültecinin bir anda sularda boğulması karşısında % 1'inin bile gösterilmemesi tam da bir ikiyüzlülük olarak karşımıza çıkmaktadır.
Batının direkt sebep olduğu savaşlar, işgaller ve çıkardığı kargaşalar neticesinde evlerini ve ülkelerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca mülteci dünyanın dört bir tarafına dağılmaya devam etmektedirler. Ya da batının dolaylı olarak çıkardığı savaşlar ve kargaşalar sonucunda artık kendi topraklarında barınma imkânı bulamayan yine milyonlarca insan mülteci durumuna düşürülmüştür. Bu mültecilerin % 99'u kendi istekleriyle kendi evlerini ve vatanlarını terk etmemiş, bilakis zorla ayrılmak gibi bir felaketle karşı karşıya kalmışlardır. Savaşlardan, işgallerden canlarını kurtarmak ve belki de yeni bir hayata başlamak için son bir umutla batıya doğru göç etmeye çalışmaktadırlar.
20 Haziran Dünya Mülteciler Gününü diye bir gün var. Mültecilerin dramlarına, bitmek bilmeyen acılarına dikkat çekmek ve bu soruna insani bir çözüm bulmak amacıyla çalışmalar yapmak hedeflenmiştir. Ancak böyle bir günde dahi 700 kişiden oluşan bir mülteci teknesini göz göre göre batırmak da ancak batılı barbarların yapabileceği bir alçaklık olabilir. Malum geçen günlerde Yunanistan kolluk kuvvetlerinin, geri ittirmesi ve tekneye zarar verilmesi sonucunda 200'nün çocuk olduğu 700 kişilik tekne batmış yüzlerce mülteci ölmüş, yüzlercesinin cesedine dahi ulaşılamamıştır.
Hemen her gün, dramatik bir mülteci vakasının yaşandığı ve onlarcasının öldüğü veya kaybolduğu bu ölüm yolculuğu, batı nezdinde bir haber değeri bile taşımıyor. Fakat 'Titanik batığını' eğlence niyetine ziyarete giden beş kişilik ekip için Amerika ve Avrupa'nın neredeyse tamamının alarma geçmesi ve bütün imkânlarını seferber etmiş olması tam bir ikiyüzlülüğün ve batı barbarlığının açık bir göstergesidir. Batı bunu ilk defa yapmıyor ve son da olmayacaktır. Sebep olduğu mültecileri, acıları ve ölümleriyle baş başa bırakırken; bütün dünyayı hipnoz ederek bu beş kişilik ekibin günlerce ve hatta haftalarca konuşulmasını becerebilmektedir.
Netice itibariyle batılı insan kendi insanını değerli görmekte, batılı insanın sömürdüğü ve kendisini dinlemediği zaman öldürmeyi bir hak bildiği diğer insanlık âleminin tamamını da değersiz olarak değerlendirmektedir. Zaten değersiz görmeseydi, onu ne sömürür ne de yok etmek için her türlü yolu denemezdi. Gelinen noktada batı, kendine insan ve her türlü ayrıcalığı hak etmektedir. Kendisinin dışındakilere ise canavar ve her türlü zulmü ve insanlık dışı muameleyi reva görmektedir.
Mültecilik, bir insanlık sorunu olarak karşımızda durmakta; batının barbarlığı ise daha büyük bir insanlık sorunu olarak diğer bütün insanlığı ciddi bir şekilde etkilemektedir. Çünkü Akdeniz'de mülteciler boğulup ölmeye devam etmekte, batı ise büyük bir bencillik içerisinde olanları sadece izlemektedir. Bizler ise büyük bir aymazlık içerisinde hâlâ batıya özenip durmaktayız.