Yeni hükümet kuruldu, Meclis yeni başkanını seçti. Artık yeni bir dönem başladı denebilir. Bu seçimde muhalefetin açık yenilgisi, bize şunu ifade etmektedir: 'Yeni yüzyıl adımı' ancak Cumhur İttifakı ile mümkün olabilir. Millet, yeniden yetkiyi Sayın Erdoğan'a verdi; yeni yüzyıl vizyonunu gerçekleştirirse, ancak Erdoğan gerçekleştirebilir şeklinde beş yıl daha ülke yönetimini ona teslim etti.

Ak Parti iktidarları döneminde, Türkiye'nin değişip dönüşmesi için çok büyük adımlar atıldı. Ülkenin kalkınması için büyük projeler hayata geçirildi. Hemen her alanda geçmişle kıyaslanmayacak şekilde gelişmeler kaydedildi. Zaten halkın bütün bu yapılanlara bakarak, yaparsa yine ancak bu anlayış ülkeye hizmet edebilir yaklaşımıyla, güvenini bir kez daha sunarak beş yıl daha ülke yönetimi konusunda yetkilendirdi.

Türkiye'nin acil çözülmesi gereken sorunlarının yanında orta ve uzun vadede çözülmeyi bekleyen ciddi problemleri de bulunmaktadır. Elbette kısa vadede çözülmesi gereken sorunlar hemen hal yoluna konulmalı ve geleceğe yönelik halkın beklentilerinin karşılanacağı güveni verilmelidir. Sorunların çözülmeye başlandığının görülmesi, çözüm bekleyen diğer sorunlarında bir öncelik sıralamasına göre düzene konulduğunun anlaşılması halkın kendi işine daha ciddi bir şekilde odaklanmasını ve geleceğe umutla bakmasını sağlayacaktır.

Ekonomi, aşırı fiyat artışları, enflasyon, fahiş kiralar, asgari ücret çalışanları ile diğer çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesi; hemen çözülmesi gereken acil işlerdendir. Bu sorunların tamamı halkın cebini direkt ilgilendirdiği için de herhangi bir mazeret ileri sürülmeksizin kısa vadede çözüme kavuşturulmalıdır. Türkiye'nin potansiyeli bu sorunu hemen hal yoluna koyacak kadar büyüktür. Yerinde ve doğru adımlarla pekâlâ bu sorun çözülebilir. Devletteki israf kaldırılabilirse, piyasadaki spekülatörlerin kirli ağları çökertilirse, bankaların sömürü düzenleri kontrol altına alınabilirse; bu sorunun beklenenden çok önce de çözülebileceğini söyleyebiliriz.

Acil olmasa bile orta vadede yeni bir anayasanın yapılması, darbe anayasasının vesayetinden kurtularak özgürlükçü, büyük Türkiye'nin yeni yüzyıl vizyonunu yansıtacak olgunlukta bir anayasanın hazırlanması gerekmektedir. Halkın kahir ekseriyetinin beklentisi bu yöndeyken kimi politikacıların 'cüce açıklamalar' ile bu yöndeki vizyonu baltalamaya çalışması dikkatlerden kaçmıyor. Bu söylemleriyle halkın beklentilerinden çok daha geriden gelen bu politikacıların basit hesapları ülkenin geleceğini anlayamamak olarak açıklamak mümkündür.

Anayasanın ilk dört maddesinin, değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceği şeklindeki bayat ve bir o kadar da ilkel yasakçı yaklaşım, özgürlükçü bir anayasa hazırlamaktan çok uzaktır. Bu yaklaşım 12 Eylül darbecilerinin cüce vizyonlarıyla anayasaya koydukları ilkel bir yaklaşımdı. Şimdi bu yaklaşımı kutsar şekilde dile getirmek, tartışılmazlığını ifade etmek; 12 Eylül darbecileri kadar cüce düşünmek anlamına gelecektir. Bu şekildeki bir yaklaşım ile de yeni yüzyılı inşa edeceğini düşünmek ise kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Muhalefetin bunu dillendirmesi ve yasakçı bir zihniyetin arkasına sığınmasını anlayabiliriz. Çünkü düşünme kapasiteleri ve ülkeye sevdaları 12 Eylül darbecilerinden bile daha düşük bir seviyededir. Ancak Cumhur İttifakı bileşenleri içinde darbecilerin seviyesinde cüce bir düşünceyle yeni yüzyılı inşa edecekleri zehabına kapılmaları ise 'yeni yüzyılı' hiç anlamadıkları açıkça anlaşılmaktadır.

Şimdi şuna kesin karar verilmesi gerekiyor; yeni yüzyıl büyük bir vizyon ile mi, yoksa 12 Eylül darbecilerin cüce düşünceleriyle mi inşa edilecek?