28 Mayıs seçimleri sona erdi. Sayın Erdoğan, seçimi açık ara tekrar kazandı ve hükümeti kurma girişimlerine hızlıca başladı. Milletvekili yemin töreninden sonra kabine açıklanacak ve hükümet yeni yol haritasıyla yeniden işe koyulacaktır. İlk iş olarak ekonomiyi düzeltmek, yeni ve sivil bir anayasa çalışmasını başlatmayı hedeflerine koymuş bulunmaktadır.
Cumhur İttifakı cenahında seçimi kazanmanın heyecanı, haklı gururu ve seçmenleriyle bu zaferi kutlama çalışmaları devam ediyor. Milletin verdiği yetkiyi, milletle beraber bunun sevincini kutlamak yurdun bir köşesinde büyük bir heyecan dalgasının oluşmasına yol açtı. Bu sevinç esas itibariyle, bu zorlu sürecin ancak Sayın Erdoğan'la atlatılmasının mümkün olabileceğinin öngörülmesinin gerçeğiydi.
Fakat bir gerçek daha vardı ki, Millet İttifakının en baştan kaybedeceğine dair açık olan işaret ve verilerdi. Seçimden önceki yazılarımızda da bu konuyu defaatle dile getirdik ki 'Kumar Masası' kesinlikle kaybedecektir. Çünkü kumar masasına oturan hiç kimse bugüne kadar hiçbir şeyi kazanamamıştır. Hele milletin iradesine dayanan seçim gibi ciddi bir işi, asla kazanamayacağı ehli insaf sahibi olan herkes bunu açıkça dile getirdi.
Altılı masanın, cumhurbaşkanı adaylarını belirleme sürecinden bakanlık koltuklarının dağıtımına, bürokrasideki paylaşımdan rant bölüşümüne kadar ayrıntılı bir şekilde pazarlıklar yapılırken de masa bir-iki sefer dağılma sürecini yaşadı. Ancak onları bir araya getiren güç; her seferinde kulaklarından tutarak hizaya getirdi ve Erdoğan'ın gitmesinin tek hedefleri olması gerektiğini kulaklarına fısıldadı.
Neticede masa, ancak 28 Mayıs akşamına kadar ayakta kalabildi. Daha önce de söylemiştik ki esas gümbürtü seçimden sonra masanın çevresinde ortaya çıkacaktır. Masanın iki büyük partisi CHP ve İYİ parti adeta fitne kazanı gibi kaynamaya başladı. İstifalar, birbirini suçlamalar ve uğradıkları hezimetin sorumluluğunu hiç kimsenin üstlenmeye yanaşmaması; onlara oy veren insanlarda da büyük bir hayal kırıklığının yaşanmasına sebebiyet verdi.
Altılı masanın bileşenleri CHP, İP, DEVA, GELECEK, SAADET, DEMOKRAT parti ile onların ayakçısı HDP ve Ümit'in partisi ve onları bir araya getiren güç, açık bir şekilde yenilgiye uğramıştır. Onların kulaklarından tutup bu işe mecbur eden güç, onları o kadar pohpohlamıştı ki açık bir yenilgiye uğramalarına rağmen hala bu hezimeti içlerine sindiremedikleri anlaşılmaktadır. Hayal kırıklığıyla serseme dönen 'medya yüzleri' algıları tutmayan taklacı anketçiler ve dışarıdan fonlanan sosyal medya trolleri, bir anda HÜDA PAR'a saldırarak gündemi değiştirmeyi ve 'yaptıkları pisliklerini' örtme cambazlığını keşfettiler.
Şaşkınlıklarını ve sersemliklerini yeni yeni atlatmaya başlayan masanın figüranları, geciken kavgalarına büyük bir hırsla giriştiler. Herkes kendisi dışındakini suçlamaya ve hezimetin sorumlusu olarak ilan etmeye başladı. HÜDA PAR'a saldırmaları da onların kavgalarını önleyemeyeceğini anlamış olacaklardır ki, kavgada kim elini çabuk tutarsa partilerinin de yeni sahibi olacaklarına dair hinliklerini birbirlerine gösterme yarışına giriştiler.
Masa dağıldı, hayaller suya düştü, muhalefet lideri 12. kez yenilgiyi tatma rekorunu ve koltuğu bırakmama yüzsüzlüğünü elinde tutmaya devam ediyor. Ama kavga yeni başladı, esas kavgaya dâhil olması gerekenler henüz sahaya tam olarak inmedi. Bu yenilginin sonucunu analiz edip sağlıklı bir değerlendirme yapma kabiliyet ve vizyonundan mahrum oldukları için de daha çok kavga etmeyi sürdüreceklerdir.