Artık karar günü geldi. Aylardır, haftalardır süren seçim çalışmaları maratonu oy kullanmakla son bulacak. Seçmenler sandık başına gidecek ve gelecek beş yıl için kendilerini yönetecek olan kişileri belirleyecekler. Bütün bu yapılan tartışmalara, vatandaş son noktayı koyacak ve yeni yönetime görevi tevdi edecektir. Şimdiden ülkemize ve bütün bir milletimize hayırlı olsun.
Bugün verilecek olan bu karar, içte ve dışta olmak üzere çok önemli gelişmelere yön verecektir. Bu gelişmeleri dıştan başlayarak analiz etmeye çalışacağız. Daha sonra içteki gelişmeleri ve muhtemel sonuçlarına, söylem ve duruşlar üzerinden anlamlandırmaya, olumlu ve olumsuz yönlerini kendi penceremizden irdelemeye çalışacağız.
Batının gayrı meşru babası Amerika ve onun şimdiki 'bunak başkanı Biden', iktidara gelir gelmez; "Türkiye'de yönetimin değişmesi gerektiğini ve muhalefetin desteklenerek, iktidara getirilmesi gerektiğini" vakti zamanında açıkça dile getirmişti. 15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün kara kalpli elebaşının, hâlihazırda CIA çiftliğinde özel besiye alındığını ve bütün ihanetine rağmen Türkiye'ye iade edilmesinin düşünülmediği açıkça ifade edilmektedir.
Yine ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde faaliyet gösteren YPG/PKK elemanlarına binlerce tır silah ve mühimmat yardımında bulunarak, bütün bölgenin istikrarsızlaştırılması ve ülkemizin karıştırılarak bir operasyon ve işgal alanı haline getirilmesi için bütün araçları devreye koymuş bulunmaktadır. Ülkemize yönelik zaman zaman uyguladığı ambargolara bir yenisini daha eklemek için zemin hazırlamaya çalıştığı ve farklı bir operasyon için hazırlık yaptığı ve seçim sonrasına göre uygulamaya geçecekleri bilgileri sızdırılmaktadır.
Avrupa'nın bütün etkili basın yayın organları da mevcut yönetim ve Sayın Erdoğan'ın gitmesi gerektiğini ağız birliği ile bağırıp durmaktadırlar. Artık eskisi gibi Türkiye'ye operasyon çekemedikleri, kendilerini dinlemeyen ve boyun eğmeyen bir yönetimin mevcut olduğunu ve en büyük engel olarak da Erdoğan'ı gördüklerini açıkça ifade edip durmaktadırlar. Gittikçe güçlenen bir Türkiye'nin, Batı’nın çıkarlarına uygun olmadığını ve bunu kabullenemeyeceklerini açıkça dile getiriyorlar.
İçeride ise ABD ve Avrupa aklının, dizayn ettiği ve zorla bir araya getirdiği yedili benzemezlerin; geçmişlerini, bu millete bakış açılarını, yıllardır içlerinde biriktirdikleri kin ve nefretlerinin onlara söylettiği hezeyanlarını ve zihinsel işgallerinin bir gereği olarak Batı’ya karşı içerisinde bulundukları aşağılık komplekslerinin bir tezahürü olarak bu halka ve güzelim ülkeye kaostan başka bir vaatlerinin bulunmadığını açıkça görmek gerekir.
İşte bu bakış açısıyla sandığa gidilmelidir. Ülkemizin geleceği ve huzuru, bölgemizin barış ve güvenliği için de oy kullandığımızı unutmamalıyız. Şimdiye kadar memleketimize yönelik sergilenen oyunları, uygulanan saldırı ve projeleri önlemeye çalışarak istikrar oluşması için gayret gösteren Sayın Erdoğan'ı ve hükümetinin; bundan sonra da ülkemizi istikrarla yönetmesi için yardım etmeli ve oylarımızla onu desteklemeliyiz.
Erdoğan'a vereceğimiz destekle bütün bir Batı’nın ülkemiz ve milletimiz için tasarladıkları çirkin emellerini akamete uğratacağımız gibi içeride de uygulanmaya konulacak olan kargaşa ve geri götürme hezeyanlarına bir set çekilmiş olacaktır. 28 Şubat karanlık zihniyetinin bir daha bu ülkeye kâbus yaşatmaması için, darbelere ve ihanet çetelerine geçit vermemek için sandığa ısrarla gitmeli ve Erdoğan'a bir kez daha oy vermeliyiz.
Özellikle 28 Şubat’ı yaşamamış dindar gençler! 15 Temmuz'da hain çeteler hangi acımasızlıkla bu ülkeye ve millete saldırmışlarsa; 28 Şubat zihniyetini taşıyanların da iktidara geldiğinde daha beterini yapacaklarını asla unutmayın! Oyunuzu geleceğinizin inşa olunacağı 'istikrar'a verin.